• 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    23 Kasım 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

Civelek, Anzer Balı ile deli bal farklıdır”

Habertürk Gazetesi’nde Anzer Balı ile deli balı aynı kategoriye koyan Murat Bardakçı’ya Anzer Ballıköy Tarımsal Kalınma Kooperatif Başkanı Osman Civelek’ten cevap geldi.

Civelek, Anzer Balı ile deli bal farklıdır”

Rize: Murat Bardakçı’nın Anzer Balı ile deli balı aynı kategoriye koymasına cevap gecikmedi. Osman Civelek “Bitki florası bakımından büyük zenginliğe sahip ülkemizde yaklaşık 12 bin bitki türü bulunmakta. Bu bitkilerin 3 bini endemik, 500 kadarı da balarılarının bal üretebilmek için faydalandığı nektarlı bitki türleridir.” dedi 

Civelek, durumla ilgili açıklaması şöyle “Balda yapılan mikroskobik analiz ile o balı oluşturan bitkilerin coğrafik ve botanik orijini, polen yoğunluğu ve yabancı maddelerin bulunup bulunmadığı saptanmakta. Bu analize melissopalinolojik analiz adı verilmekte. Baldaki bitkisel orijinin saptanması bitki polenlerinin baldaki bulunma sıklığına dayanmakta. Eğer bir bitkiye ait polen tanelerinin bulunma sıklığı yüzde 45’ten büyük ise dominant, yüzde 16-44 arası ise sekonder, yüzde 3-15 arası minör, yüzde 3’den küçük ise eser olarak adlandırılır. Genellikle bir bitkiye ait polen miktarı yüzde 45’ten fazla olan ballar unifloral veya monofloral bal olarak isimlendirilir ve bala o bitkinin ismi verilir. Örneğin geven, kanola, yonca, korunga, rhododenron (deli bal) balı gibi. Fakat bazı bitki türleri için bu durum geçerli değildir.  Örneğin Robinia pseudoacacia, Citrus spp., Tilia spp., Lavandula spp., Rosmarinus spp. türleri unifloral olabilmeleri için düşük seviyedeki polenleri yeterli olabilmektedir. Castanea sativa, Eucaliptus spp. türlerinde ise unifloral olabilmeleri için yüksek seviyede polenleri olmalıdır. Akasya balı için yüzde 15 Robinia pseudoacacia poleni, Narenciye balı için yüzde 10 Citrus spp. poleni, Lavanta balı veya Ihlamur balı için yüzde-10 Lavandula spp. veya Tilia spp. poleni yeterli olurken kestane ve ökaliptus balları için yüzde 70-90 arasında Castanea sativa veya Eucalyptus spp. poleni unifloral olmaları için yeterli olabilmektedir. Eğer ballarda dominant polen yoksa sekonder, minor ve eser yüzdede polenlerden bal oluşuyorsa böyle bala da multifloral ya da karışık çiçek balı denir.” 

“Deli bal zehirlenmeye neden olur”

Bu bağlamda ülke çok sayıda monofloral bal çeşidi bulunuyor. Civelek, “ Rhododendron ya da halk arasındaki isimleri ile ‘ormangülü balı’, ‘deli bal’, ‘acı bal’ ya da ‘tutan bal’ monofloral bir bal çeşidi olup içerdiği grayanotoksin alkoloid maddesi nedeniyle insanlarda zehirlenmelere neden olmakta. Ülkemizin daha çok Karadeniz kıyılarında yetişmekte olan ormangüllerinden oluşan ormangülü balının rengi, diğer ballara göre daha kırmızı-kahverengidir ve keskin özel bir kokusu vardır. Melissopalinolojik analiz tespitinde ise Ericaceae familyasına ait olan Rhododendron spp. polenlerinin oranına bakılmakta ”dedi.

Onbinlerin dönüşü

Tarihte de ormangülü balı zehirlenmesinden ilk defa MÖ 401’de, Atinalı tarihçi ve ordu komutanı olan Xenephon tarafından bahsedildi. Çeviri ismi ‘‘Onbinlerin Dönüşü’’ olan ve Ormangülü balı zehirlenmesinin etkisinin ilk olarak anlatıldığı Xenephon’un ‘‘Sirus’un Sevki’’ günlüğünde bugünkü Trabzon şehri yakınlarında geçtiği anlaşılan şu dikkat çekici hikâye yer almakta.

“Colchianların dağına çıkıp yerlilerini bozguna uğrattıktan sonra, Yunanlılar onların köylerinde kamp kurdular. Orada onlara garip gelen bir şey yoktu, ama arı kovanlarının çokluğu alışılmışın dışındaydı ve bu bal peteklerinden yiyen askerlerin hepsi şuurlarını kaybettiler, kustular ve ishal oldular. Ayrıca hiç birisi ayakta duramıyordu; sadece az yiyenler aşırı sarhoş, fazla yiyenler çıldırma noktasında, bazıları ise ölüm derecesindeydi. Baldan yiyen askerlerin hepsi yere yığılıp kaldılar. Orada sanki büyük bir yenilgi olmuştu ve genel bir hüzün ve çöküntü hali vardı. Ertesi gün onlardan hiçbiri ölü bulunmadı ve şuurlarını geri kazandılar, üçüncü ve dördüncü günde ise sanki bir beden eğitimi yapmışçasına ayağa kalktılar. ”

 MÖ 67’de Kral Mithradates IV tarafından ormangülü balı, Kuzeydoğu Anadolu’da Pompey’in ordularına karşı kullanılmıştır. Mithradates başdanışman Yunanlı tabip Kateus’un tavsiyesi üzerine, ilerleyen Romalıların yolu üzerine içi deli bal ile dolu petekler yerleştirmiş ve taktiksel bir geri çekilme yapmıştır. Bu peteklerden yiyen Romalılar bitkin düşerek kolayca etkisiz hale getirildi.

 Civelek, “Ülkemizde Rize-Anzer yöresinde bulunan ve o bölgeye has bitkileri içeren Anzer Balı ise multifloral (karışık) bir bal çeşididir. Anzer Dağlarının eteklerinde bulunan bitkilerden oluşan Anzer balının rengi açık kahverengidir.  İçerdiği bitki türleri bölgeye has bitkilerden oluşmakta ve mellissopalinolojik analizinde de bu bitki türlerinin polenleri tespit edilmektedir. Deli balda bulunan grayanotoksin Anzer balında yoktur bu nedenle de insanlarda zehirlenmelere neden olmaz. Antioksidan değeri yüksek olduğu için insanlarda bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi bulunmakta. İki değerli ve farklı bal türümüz olan Ormangülü Balı ve Anzer balı hakkında birçok bilimsel çalışma bulunmakta olup halen bu çalışmalar devam etmektedir. Ülkemiz tanıtımında oldukça öneme sahip bu ballarımızı korumalı ve yaşatmalıyız” dedi

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 2
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 1
    ALKIŞ
YORUM EKLE