Fatih Sultan KAR / ?ST.
O popüler kültürün aksine gerçek sanatlara emek veren bir hem?erimizdir. Altunizade Kültür Merkezi’nde, ?slâm Ansiklopedisi (?SAM) iç donanimda görevli Fuat Günel’le tani?ip Osmanli Türkçesi (nesih, sülüs, rik’a, ta’lik ve divâni okuyup yazma) dersi, Arapça dil e?itimi, Kubbealti Akademisi Kültür Sanat Vakfi’nda Tevfik Kalp’den nesih ve sülüs üzerine Hüsn-i Hat dersleri aldi. Ayrica, TRT eski spikerlerinden olan Enver Seyito?lu’ndan Fonetik Diksiyon dersleri, Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü Ak?am bölümünde ?ngilizce dil e?itimi dersleri, Emel Türkmen’den tezhip dersi, Klasik Türk Sanatlari Vakfi’nda Arda Çakmak’tan tezhip dersi, üç dönem Taner Alaku?’dan minyatür dersleri aldi. Photoworld ajansi sahibi ve e?itmeni Murat Gür ve Mustafa Yilmaz’dan da foto?rafçilik üzerine e?itim aldi. Emel Türkmen’in 2008 yilinda mezun etti?i 18 sanatçinin Cemal Re?it Rey Kongre ve Sergi Sarayi’nda düzenlenen “Altindan Haleler” sergisi ve icazet töreninde organizasyon ve program sunuculu?unu üstlendi. Osmanli Türkçesi, Hüsn-i Hat e?itimine de devam etmekte olup bazi özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadir. Moda sektörüne katti?i güzelliklerin ardindan hat, tezhip ve minyatür sanatlarinda ba?arilara imza atan Çelik’in, ülkemizde ve yurtdi?inda birçok sayida sergide eserleri yer almi?tir. Sanatçi; birikimlerini deneyimleri hem?erileriyle ve sanatseverlerle payla?iyor. Ay?e Emine Sultan Çelik ile çali?malari ve memleket üzerine söyle?tik.
Öncelikle kisa bir biyo?rafinizi bizimle payla?irmisiniz?
1969 yili Kasim ayinda ?stanbul Üsküdar’da dünya ya geldim. Babamin milliyetçi ruhu münasebetiyle, Rize’de do?mu? gibi muameleler yapilmi?; Rize kütü?üne kaydedilmi?im. E?itimimi ?stanbul’un çe?itli semtlerinde tamamladiktan sonra Moda sektöründe çali?ma ya?antima ba?ladim. 20 yila yakin bir süre bu sektörün çe?itli alanlarinda görev aldim. Klasik sanatlara olan ilgime daha fazla dayanmayarak 2003 yilinda önce Osmanli Türkçesi, Kubbealti Kültür ve Sanat Vakfi’nda Hüsn-i Hat, özel bir atölyede de tezhip dersleri ve de minyatür dersi almaya ba?ladim. Bir müddet bu sanatlar üzerine çali?malar yapan bir vakfin yönetim kadrosunda yer aldim. Sanatsal çali?malarima serbest olarak devam etmekteyim... Çali?ma ya?antima ?imdi ?stanbul’da faaliyet gösteren Rize Dernekler Federasyonu (R?DEF) de eklendi. Bu zamana kadar güzel çali?malar yapildi, in?allah bundan sonra bizlerde bu güzelliklere güzellikler kataca?iz...
Rize’li olan sanatçi, Molla bir büyükbabanin torunusunuz. Ailenizin Rize ba?lantisindan söz ederimsiniz?
Babam; Rize Merkez’e ba?li Pazarköy (Mi?ona) köyündendir. Annem ise Güneysu’dandir. Ailemin topraklarina, daha do?rusu köklerine a?iri bir ba?lili?i bulunmaktadir. Her ne kadar ?stanbul’da ya?asak ta muhakkak her sene düzenli olarak Rize’ye gidilir. Eskiden çay bahçelerinin hasadi içinde gidilirdi. Ama günümüz de sadece ziyaret maksatli oluyor bu yolculuklar... Bu ziyaretlerin benim için anlami çok farklidir. Öncelikle Rahmân-i Rahîme kavu?mu? olan anne ve babami ardindan di?er büyüklerimi ziyaret eder; kendimce hâl hatirlarini sorarim, sonrasi mi tâbi bu dünya da hâlen daha nefes almaya devam eden di?er yakin akraba, e?, dost ziyareti.... Birde bizim evim ate?li?i, onu da ziyaret etmeden asla hiçbir yere kipirdamam... Kapidan içeri girer girmez ilk i?im o ate?i yakmak, tâ ki dönece?im güne kadar devamli odun atmak... Kenarinda oturup o kocaman bacasindan saat 4’den sonra gelen çay fabrikasinin kokusu ve Potomya Deresi’nin ?iriltisi; hiçbir terapistin sa?layamayaca?i ruh dingilli?i... Birde yaninda taptaze çay....Kapinin açik oldu?unu gören kom?ular birer iki?er gelirler. Simsicak kar?ilama, dost sohbetleri eskileri yâd etme... Çocuklu?unuza, ailenize ait anilar hatirlanir... Aslinda çok da ho? olur...
Biz Rizeli isimleri daha çok popüler sanatlarda görürüz. Siz gerçek sanatla i?tigal halindesiniz. Mesle?inizde aldi?iniz yoldan, çali?malarinizdan örnekler veririmsiniz?
Benim icrâ eylemeye çali?ti?im sanat, kisa zaman da yol katedebilece?iniz, ”tamam oldum” diyebilece?iniz bir dal de?ildir. Ömrünüz vefâ etti?i sürece ö?rencisiniz. Hocaniz Rahmân-i Rahîme kavu?sa bile sizinle bir ?ekilde ileti?im hâlindedir. Ve size her zaman yol gösterir. Tabî siz o de?ere hâiz olabilirseniz... Aslinda Karadeniz insaninin bu sanatlara e?iliminin olmamasinin nedeni oldukça sabir ve zaman isteyen u?ra?i olmasidir. Sadâkat ba? prensiptir. Devamli çali?acaksiniz. Bir gün ara verirseniz hocaniz, siz daha hiç bir ?ey demeden firça tutu?unuzdan çali?madi?inizi anlar. Yâni; aslinda klasik sanatlarin hepsi kaprislidir, ilgisizli?e asla ve kat’a dayanamazlar. E?er siz metânetle çali?maya, bütünle?meye özen gösterirseniz oda tüm endamiyla bütün güzelli?ini sergiler... Biraz abarti?imi dü?ünebilirsiniz ama bir esere bakti?inizda sizi sarip kucakliyorsa, kocaman bir salonda sizin gözünüze i?il i?il geliyorsa, direkt sizi yanina ça?iriyor ve saatlerce seyr-ü sefa etmenizi sa?liyorsa... Sanatkâriyla bütünle?mi? özveriyle vede tam anlamiyla icrâ edilmi? demektir... Hat sanatinda bu durum çok daha farklidir. Ulviyete hâiz olan bu sanat di?er bütün sanatlarinda atasidir. Klasik sanatlar; mukaddes kelâmi güzelle?tirmek, yani güzel olani daha güzel hâle getirmek için olu?turulmu? ve geli?tirilmi?tir. Asil amaç Kur’an-i Kerim’i, Hadis-i Şerifleri, özlü sözleri beyt, nahtlari ve ?iirleri daha güzel yazmak, gelecek nesillerin emaneti olan bu de?erleri aslina uygun günümüz teknolojileri ve sanat anlayi?iyla aktarmaktir...Rivâyet odur ki; mukaddes kelâm me?k edilirken kelâmin ruhâni melekleri kami?in mürekkeple bulu?up âherli ka?it üzerindeki raksini tamamladiktan sonra; mürekkep kuruyana kadar kami?i tutan elin sahibine ?efaât ederlermi?. Edermi? ki, ömrü vefâ etti?i sürece kadîm kelâmi yazmaya, gelecek nesillere aktarmaya devam eylesin diye...
Bu güne de?in birçok sergide eserleriniz yer aldi. Birazda bunlardan söz edermisiniz?
Klasik sanatlar da kli?ele?mi? bir tâbir bulunmaktadir. “Mârifet iltifâta tâbidir’’ Yani sanatkâr icrâ eyledi?i sanatini sergilemeli, insanlarin de?er anlayi?larina sunmali ki, ele?tiri alabilsin; bu kendini geli?tirmek isteyen sanatkârlar için çok önemlidir!.. Gelen her yapici ele?tiri bir adim ileri götürür ehil ki?iyi.. Sanatseverler hem bu sanatlari yakindan seyrebilme olana?ina, hem de kendilerine yakin bulundurabilme olana?ina sahip olabilsinler. ..
Spora olan ilginiz yakinli?iniz nedir?
Sporla olan tani?ikli?im ortaokul yillarina dayanir. O yillarda sinirli saatlerde yayin yapan Tv’de “Beyaz Gölge’’ diye Amerikan yapimi zencilerden olu?an Basketbol takimi ve hayatlarini anlatan bir dizi vardi. Basketbolu sevmem ve oynama iste?imi artiran bu diziydi. Okul seçmelerine katilip takima girer girmez takim kaptani oldum. O zamanin kisitli olanaklariyla okullar arasi müsabakalar, bizlerin en e?lenceli zamanlarimizdi. Sonra Voleybol takimi derken spor, ya?amimin bir parçasi hâline geldi. Tâ ki okul bitene kadar.... Okul yillarindan sonra profesyonel olarak devam etmem konusunda teklif gelmesine ra?men ailemin izin vermemesi üzerine biraktim. Çali?ma ya?antim esnasinda bazi sikici durumlara dü?ünce kendimi koruma anlaminda bir spora e?ilmek istedim. Tâbi birçoklari gibi bende ilk yanli?i yaptim. Aslinda Uzakdo?u sporlari vurma-kirma üzerine gözükse de asil amaci; insanin kendine öz benli?ine saygi duymasi, kendi kendine güven duygusunun geli?mesini sa?lamaktir. Mai-tai olarak bilen Tayland boksu (Kingbox) e?itimini almam bende güven duygusunu ileri seviyelere getirdi. Uzun süre aktif olarak ilgilendim. Bu sporu icrâ edebilmek için bile Spor Bakanli?i’ndan belge almaniz gerekmektedir. Yani; lisansli sporcu olmak zorundasiniz. Belli a?amalari geçip sinavlarini verdikten sonra kemer sahibi oluyorsunuz... Şu anda aktif olarak yapmiyorum. Yapti?im tek spor artik yürüyü?....
Sanat adina gelece?e dair dü?ünceleriniz nelerdir?
Klasik sanatlarimiz, Cumhuriyet Dönemi öncesinde oldukça iyi zamanlarini ya?ami?dir. Cumhuriyet döneminden sonra ise maalesef çökü?e geçmi?, birçok üstat bu konu dolayisiyla ma?dur olmu?tu. Günümüze yakin son on yil içinde ise hükümetinde sanata ve sanatkâra olan açik deste?iyle altin ça?ini ya?iyor dememiz mümkün... Ama arada olu?an kopuk yillardan dolayi çok kayip vermi? sanatlarimiz... Envanter acisindan, kaynaklar açisindan sikintilarimiz var. Bizlere en iyi kaynaklar kutsal mekânlarimiz camilerimiz... Lakin çali?ma yapmak için elimizin altinda kitaplarimiz olmali ki her seferinde farkli kompozisyonlar yapabilmeli, tekrarlardan uzak durabilmeliyiz. Çünkü bu sanatlarin özü; yapilan çali?malar tekdir. Taklid edilince özelli?ini kaybeder. Sadece eski eserleri anlamak ve tekrar gün i?i?ina çikarabilme adina, yapan üstadin adi zikredilerek taklid edilebilir... Vakiftaykende bu konu üzerine çali?malarimiz vardi. Kalici kitaplar, dijital kütüphane ve her isteyen sanatkârin alaca?i ?ifre ile kolayca giri? yapabilece?i internet üzerinden eserlere ait orijinal görüntüler..
Burada amaç kitap ve envanterlere ula?maktaki sikintiyi asgariye indirmekti. Bu sanatlara gönül vermi? olan sanatkârlara destek verip (bunlar olu?turulan projeler kapsaminda sergi ve seminer olarak yapilmaktaydi)daha kaliteli hatta, sertifikali eserler üretip gelece?in antika eserlerini olu?turmakti. Benim bu sanatlara dair dü?üncem; ki?isel olmadan ziyâde tüme yakla?imla alakali, ?imdilik askida olan bu dü?ünceler çevresinde çali?abilmeyi, ülkenin her tarafindan isteyenin rahatlikla ula?abilece?i sadece klasik sanatlari barindiran devâsa bir kütüphane olu?turabilmektir... Vakiftayken ön çali?malarini yapmi?, uçundan bu envanteri olu?turmaya ba?lami?tik. ?n?allah bu çali?malar destek ve kabul görür, amacina ula?ir. Çünkü sanat biz Türk insaninin öz benli?ini yansitiyor. Gelecek nesillerin bizlere emaneti, onlara iyi bakip asillarina uygun gelece?e iade etmeliyiz...