Sadece bir ayağının birkaç parça taşı kalan köprünün, taşan derenin etkisiyle yıkıldığını sananlar, dere boyunca yaptığı aramada diğer taşları bulamadı. 1 hafta önce yerinde olan köprünün taşlarının sökülerek, çalındığından şüphelenilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.Gümüşhane'nin Arslanca köyündeki Balahor Deresi üzerinde bulunan, 3 yaylanın birbirine bağlandığı, 5 metre uzunluğundaki 300 yıllık tarihi köprü, ortadan kayboldu. Köylüler, cuma günü, yaylalara göç yolu üzerinde bulunan, normal zamanlarda fazla kullanılmayan köprünün yerinde olmadığını fark etti, büyük şaşkınlık yaşadı.
Muhtar Coşkun Doğan'a gidip, durumu bildiren köylüler, köprüyü en son pazartesi günü sağlam olarak gördüklerini, çarşamba ve perşembe günleri bölgede yağmurun etkili olduğunu, ancak köprüyü sürükleyecek herhangi bir taşkının olmadığını anlattı.
Muhtar Doğan, köylülerle birlikte dün bölgeye giderek arama çalışması başlattı. Sadece bir ayağının kalıntıları yerinde olan köprünün taşan derenin etkisiyle yıkıldığını sananlar, dere yatağı boyunca arama yaptı; ancak taşları bulamadı. Derenin çökse dahi iç içe geçmeli bloklar halindeki köprü taşlarını sürükleyecek debiye sahip olmadığına karar verildi. Daha önce de define kazısı yapıldığı belirtilen köyde, köprünün taşlarının sökülerek, çalındığından şüphelenilirken, olayla ilgili jandarma tarafından soruşturma başlatıldı.
'Yıkılsa taşlar derede olurdu'
Arslanca köyünün muhtarı Coşkun Doğan, köylülerden köprünün çalındığı ihbarı gelince alanda inceleme yaptıklarını belirterek, köprünün yerinde olmadığını görünce şok yaşadıklarını söyledi. Doğan, "Köprünün çalındığı dedikoduları üzerine geldik. Baktık ki köprünün taşları dahi yerinde yok. Burada kalan taşların eşelendiğini ve bir şekilde başka bir yere götürüldüğünü anladık. 1 hafta öncesine kadar köprü buradaydı. Köprü çökse bile deredeki bu az suyun, taşları sürükleme ihtimali yok. Köprü yıkılmış olsa bile taşlar dere boyunca olmalıydı. Etrafta hiç taş yok. Geçen pazartesi günü yerindeydi. Sonra burada son 3- 4 gün içinde neler oldu, bilemiyoruz. Gün içinde sık kullanılan bir köprü değil. Muhtemelen bu taşları buradan aldılar" dedi.
'Köprüyü çaldılar'
Köprünün, dereden akan suyun etkisiyle yıkılmasının mümkün olmadığını belirten köylülerden Bilal Doğan, "Köprü 300 yıllık. Yaylaya göç edenler, dere geçit vermeyince bu köprülerden geçerek, hayvanları ile yaylalara ulaşırdı. Köprü taşları birbirine sıkıştırılma yöntemiyle yapılmış. Köklü bir tarihi olan köprüyü insanlar define, para aramak için yıktılar. Köprünün kendi kendine yıkılması mümkün değil. 300 yıldır bir şey olmamış. Önceden bu dere geçit vermezdi; ama şimdi bir değirmeni bile çevirecek kadar su yok zaten. Derenin bu köprüyü yıkması imkansız. Kendiliğinden yıkılsa bile taşlar burada olurdu. Ortada taş yok. Köprüyü çaldılar" diye konuştu.
'Tarih yok oldu, üzgünüz'
Çocukluk yıllarının bölgede geçtiğini anlatan Yılmaz Akyıldız ise "Çocukluk anılarımız bu derelerde, köprülerde geçti. Çocukken oralara yüzmeye giderdik. Yaylalara göç ettiğimizde o köprülerden geçerdik. Şimdi bir tarih yok oldu, üzgünüz" dedi.
Kemer köprüler
Engebeli arazi yapısına sahip Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, kıyıdan başlayan yüksek tepeler ve dağlar arasında derin vadiler yer alıyor. Bu vadiler içinde akarsu ile derelerin çok olmasının, yörede sık aralıklarla köprü inşa edilmesine neden olduğu belirtildi. Köprüler ise kemer ve korkulukları kesme taştan diğer kısımları da moloz taştan inşa edildi. Kemer ayakları, bazen dere yatağına bazen de dere kenarındaki ana kayalar üzerine oturtuldu. Doğu Karadeniz'de, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda kemer köprünün, yüzyıllardır ulaşımda kullanıldığı biliniyor.