Rize sevdalısı, hemşeri düşkünü Turgut Kıran, her fırsatta memleketini ziyaret eden, her kesim insanla sohbet eden bir yapısı vardı. Turgut Kıran; on iki yaşında İstanbul Karaköy Perşembe Pazarı’nda bir torna atölyesinde çırak olarak başladığı çalışma hayatında mücadelesiyle Türkiye’nin önde gelen armatörleri arasında yer aldı.
TORNA ATÖLYESİNDE ÇIRAKLIK YAPTI
22 Ocak 1935 tarihinde Rize'nin Derepazarı ilçesi Yanıktaş Mahallesi’nde doğdu. Ailesi ile birlikte altı yaşına kadar İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı Fener semtinde yaşadı. 1941 yılında babası Tahir Kıran vefat etti. Türkiye, o yıllarda 2. Dünya Savaşı’na katılmasa da savaşın etkilerini derinden yaşamıştı. Bu nedenle annesi Zehra Hanım İstanbul'dan Rize'ye dönülmesine karar verdi. Denizyolları İşletmesi’nde kaptan olan dayısı, annesi ve kız kardeşlerinin Rize'ye dönmelerini sağladı. İlkokulu Rize'de bitirdi. On iki yaşında çalışmak için tekrar İstanbul'a döndü. Çocuk denecek yaşta, Karaköy Perşembe Pazarı’nda bir torna atölyesinde çırak olarak işe başladı. O'nu gelecek yıllara başarıyla taşıyacak olan; orada çalışması ve edineceği tecrübeler oldu. Savaş sonrası Türkiye'sinde, imkânlar oldukça kısıtlıydı. Bu nedenle Turgut Kıran, hem torna atölyesinde çalıştı, hem Tophane Akşam Sanat Okulu'nun torna-tesviye bölümünden mezun oldu. 1956-1958 yılları arasında vatani görevini, Kırklareli Lüleburgaz'da, Topçu sınıfında tamamladı.
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNE KATKI SAĞLADI
Askerlik dönüşü, azmi sayesinde, mesleğinde çıraklıktan ustalığa terfi etti. Girişimci ruhu, o genç yaşında; Perşembe Pazarı’nda kendi torna atölyesini 1959 yılında kurarak ticari hayata atılmasını sağladı. 1965 yılında Günay Hanım'la evlendi. Disiplinli çalışması ile yenilikçilik tutkusu mesleğinde çok başarılı olmasını sağladı. 1973 yılında Deniz Nakliyatı TAŞ'nin, ihale ile satışa çıkarttığı Karisimli, 1.500 Dtw. Frigorifik gemisini satın alarak, yepyeni bir sektöre geçiş yaptı. Teknik bilgisi ve edindiği tecrübeler sayesinde, 1959-2008 yılları arasında, kendi şirketinin yanı sıra; Türk Denizcilik sektörünün gelişmesine ve yapılanmasına yoğun emek vererek, önemli katkılarda bulundu. Rize Vakfı kurucularındandır.
KIRAN HOLDING ONURSAL BAŞKANI
Türkiye'nin önde gelen armatörleri arasında yerini alan Turgut Kıran'ın Başkanlığındaki Kıran Holding, sahibi olduğu gemileriyle dünya sularında hala Türk bayrağını gururla dalgalandırıyor. Bugün 450.000 Dwt. 19 gemilik filosu ve hizmet sağladığı sektörlerdeki yaklaşık bin çalışanı ile büyük bir ailenin lideri konumunda olan Turgut Kıran’ın beş oğlu holding yönetiminde görevlerini başarıyla sürdürüyor. Kıran Holding'in onursal başkanı olan Turgut Kıran, dokuz torun dedesidir. Kıran Holding, Türk gençlerinin uluslararası standartlarda eğitim alması için her yıl, lise ve üniversite düzeyindeki elli öğrenciye burs sağlamaktadır. Holding sosyal sorumluluk projeleri kapsamında; bugüne kadar modern koşullara uygun olarak restore ettirdiği köy okullarıyla; bilginin ve eğitimin, koşulsuz şartsız, her daim takipçisi olduğunu her fırsatta vurgulamaktadır. Bu anlayıştan hareketle; Rize Üniversitesi’ne bağışlanmak üzere yaptırdığı Turgut Kıran Denizcilik Yüksek Okulu Türk eğitim tarihine ve Rize’ye armağanıdır.
KIRAN’IN ÖYKÜSÜ
Turgut Kıran 1959 yılında bir bakım-onarım atölyesiyle işe başladı. Uzun yıllar sonra, satılığa çıkartılan eski bir yük gemisi, şirketin denizciliğe başlamasında öncü rolü üstlendi. "Kar" isimli, 1.500 Dtw kapasiteli frigofrik gemi, Kıran denizcilik filosunun temelini teşkil etti. Onarılarak 2.200 Dwt kapasiteye çıkartılan gemi "M/V Tahir Kıran" adıyla tescil edildi. Bu gemi, ticari denizcilik ve gemi işletmeciliği konularında yepyeni bir şirketin kurulmasında ilk adım oldu. Tüm acemilikler bu gemide ustalığa dönüştü, umutlar yeşerdi, büyüdü. Bu gemi düşlerin gerçek olmasına, küçük bir kuruluşun gerçek bir denizcilik şirketi haline dönüşmesine neden oldu. Kıran, denizcilik hizmetlerinde 50. yıla girerken, geçmişe bakıldığında, o küçücük gemiyle başlayan tutkunun hiç azalmadan, hatta daha da artarak sürdüğü görünmektedir.
TURGUT KIRAN KIRAN’I N ANLATIMIYLA
DELİ NE YAPAR?
Soyadı kanunu çıkmadan önce bize Delihüseyinoğulları derlerdi. Soyadı kanunun çıkmasıyla ailenin bir kısmı Tufanoğlu, bir kısmı Şen, bir kısmı da İlkbahar soyadını aldı. Rahmetli babam da düşünmüş taşınmış sonunda demiş ki “biz Delihüseyinoğlu’yuz. Deli ne yapar? Vurur kırar.” Böylece vurup kırmaktan gelen Kıran soyadını aldık.
BABAM MİLLİ MÜCADELEDE SEVKİYAT YAPTI
Kıran Ailesi olarak milli mücadele yıllarında Rize'den İstanbul'a, Perşembe Pazarı’na yerleştik. Bizim iki tane markamız, kahvehanemiz, lokantamız ve bir de lokantanın üstünde Rize'den gelen hemşerilerimizin kaldığı bir han vardı. Babam misafirlerimizi burada yatırırdı, yardımsever bir insandı, parada pulda gözü yoktu. Herkes çok saygı duyardı ona. Varkalarımızla Karasu'ya cephane sevkiyatı yapılırdı. Milli Mücadele yıllarında vatan için elinden geleni yapmış bir aileyiz. Varkalarımızla büyük tehlikeler altında sürekli silah sevkiyatı yapılırdı. O dönemde İstanbul işgal altındaydı, çok sıkı kontroller vardı.
İYİ İŞ EĞİTİMLİ İNSANDAN ÇIKAR
İstanbul'da küçük denecek yaşta babamı kaybettim ve kendimi çalışma hayatının ortasında buldum. Denizcilik baba mesleği olduğu için bizde bu yolda ilerledik. Küçük yaşlarda tornacılıkla başladım çalışma hayatına sonra gemi tamirciliği yaptım. Ve I950'li yıllarda demiri çeliği tanıyalım, meslekte iyi bir noktaya gelelim diye akşam sanat okuluna devam ederdim. Meslekte eğitim çok önemlidir. İyi iş eğitimli kişiden çıkar. İstanbul Perşembe Pazarı’ndaki bu küçük tamirci dükkânı Kıran ailesi için yükselişin başlangıç noktası sayılır.
1959 yılında satılığa çıkartılan eski bir yük gemisi satın aldık. Bu gemi ile düşlerden gerçeğe hareket başladı. Böylece Kıran Denizcilik olarak deniz taşımacılığında ilk önemli adımı atmış olduk. 1973 yılında bir gemi ile başladığımız deniz taşımacılığında iş hacmini piyasa şartlarına uygun olarak genişleterek günümüze kadar geldik.
Allah cc rahmet eylesin
Fatih Sultan KAR / İST