Rize'de özel ağ düzenekleri kuran, ağaç dalları ve yapraklarla kamufle olan avcılar, atmaca yakalıyor. Avcılar, yakaladıkları ve gözü gibi bakarak besledikleri atmacaları bir süre sonra doğaya salıyor.
Doğu Karadeniz’de, Rize ve Artvin’de kültürel yaşamın bir parçası haline gelen atmacacılık yaşatılıyor. Karadeniz’de türkülere de konu olan atmacalar, yöre insanın vazgeçilmez tutkusu olmayı sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği atmaca kurslarına katılan tutkunları, sertifika alıyor, atmaca avına çıkıyor. Her yıl ağustos-kasım aylarında yapılan atmaca avı, bu yıl da renkli görüntülere sahne oluyor. Kuzeyden güneye göç etmeye başlayan atmacaları takibe alan avcılar, özel ağ düzenekleri kuruyor, ağaç dalları ve yapraklarla kamufle olarak atmaca avlıyor. Çekirge, danaburnu gibi böceklerle önce serçe yakalayan avcılar, bu kuşlar vasıtasıyla da atmacaları tuzağa çekip yakalıyor. Avcılar, yakaladıkları ve gözü gibi bakarak besledikleri atmacaları bir süre sonra doğaya salıyor. Kimi avcılarda yakaladıkları atmacayı eğitip, bıldırcın avında kullanıyor, kimi de kolunda gezdiriyor. Karadenizlilerin atmaca sevgisi asırlardır babadan oğula gelenek halinde sürüyor.
Ağaç dalları ile kamuflaj
Atmaca tutkunu alabalık çiftliği işletmecisi Mustafa Memoğlu da günün büyük bir bölümünü atmacasıyla geçiriyor. Her yıl av sezonunda atmaca avına çıkan Memoğlu, araziye özel ağ kurarak pusuya yatıyor. Çam ağacının gövdesine merdivenle çıkılan platform kuran Memoğlu, arkadaşları ile kemençe eşliğinde atmaca türküleri söylüyor, saatlerce bıkmadan atmaca yolu gözlüyor. Yakaladığı atmacayı yanından hiç ayırmayan Memoğlu, onunla vakit geçiriyor.
‘Atmaca yakalamak zor iştir’
Atmacacılığın yörede kültür olduğunu ifade eden Mustafa Memoğlu, ağustos ayı geldiğinde işçi ve memurların izinlerini bu ayda aldığını, gurbettekilerin yurda tatillerini bu aya ayarladıklarını belirterek herkesin atmaca avına başladığını söyledi. Ağustos-kasım ayları arasında kuzeyden güneye atmaca göçünün başladığını söyleyen Memoğlu, “Bugünlerde herkes atmaca yakalamaya başladı. Ağustos-kasım arası atmaca göçü devam ediyor. Atmacaları yakalıyoruz ama 3 ay sonra tekrar göç yolunda doğaya salıyoruz. Bu yüzyıllardır devam eden bir gelenek. Atmaca yakalamak çok zor. Daha önce bir böcek yakalıyoruz. Sonra kuşu yakalarız. Ondan sonra da atmacayı yakalarız. Atmaca ile de bıldırcın avına çıkarız. Onları yanımızdan hiç ayırmayız. Onlar bizim evladımız gibidir” dedi.
Atmacacılık kültürü
Doğu Karadeniz’de, gururlu, asil bir atmacayı kolunda taşımak ayrıcalıktır. Atmacalar bu yüzden pek çok kişiyi uzun yıllardır peşinden sürüklüyor. Ağustos ayının sonunda, atmaca göçü başlar. Bu göçün başladığı ağustos sonları ile bittiği kasım ortalarına kadar devam eden atmacacılık bir gelenek olarak uzun yıllardır uygulanıyor. Atmaca avı için, ormanlık alandaki küçük açıklıkta ağaç dallarını kullanarak gizlenebilecek bir ortam hazırlanır. Hazırlanan ortam, atmacaların göç sırasında geçtikleri bir nokta olmalıdır. Atmaca yakalarken kullanacak ağ gerilir. Sopanın ucundaki tuzak, kuş ağın önünde oynatılır. Oynayan kuşu kapmak için gelen atmaca bu ağa takılır. Ağdaki atmaca incitmeden çıkarılır. Yakalanan atmacanın genç bir dişi olması tercih edilir. Çünkü genç kuşlar daha kolay eğitilebilir ve erkeklere oranla daha iri bıldırcın avlarlar. Atmacaların çok azı iyi eğitilebiliyor ve atmacacılar yakalanan bir atmacanın eğitilip eğitilemeyeceğini davranışlarından hemen anlaşılabiliyor. Eğer huyları beğenilmez ise, tekrar doğaya geri bırakılır. Ekim ayı bittiğinde bıldırcın geçişi biter. Bu atmaca ile atmacacı arasındaki beraberliğin de sona ermesi demektir. Atmacacı birkaç aydır yanından ayırmadığı atmacasını ve kızıl sırtlı örümcek kuşunu tekrar doğaya salar. Onlar göçlerine devam ederler.