Esin BAYRAK
RİZE: 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü nedeniyle Bayan gazeteciler ile bir araya gelen Saadet Partisi Kadın kolları Başkanı Hacer Canan Yıldız kadına şiddetin önüne geçilecek tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Kadın gazeteciler ile il binasında bir araya gelen Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı ve yönetim kurulu gündem ile ilgili açıklamalarda bulundu.
SP Kadın Kolları Başkanı Hacer Canan Yıldız açıklamasında “ İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız “basın müessesesi” doğmuştur. Bilindiği üzere devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı ile birlikte bugün medyada dördüncü güç konumundadır. Bu kuvvetler devlete millete ve bireye hizmet etmek için vardır. Bunlar bir kişiyi aklamak, bir gruba hizmet etmek ya da hükümeti destekleyen haberleri yapmak anlamı taşımamaktadır. Bu güçlerden özellikle basın EYT’lilere, KYK’lılara, kredi mağduru öğrencilere, borç batağına sürüklenmiş esnafa, evine ekmek götürmeye çalışan işçiye ve işini hakkıyla yapıp lakin hak ettiğini alamayan memuruna bilgi aktarmak üzeri vardır. Medya yandaş ve muhalif diye ayrılamaz. Medya haber ve bilgi vermek içindir ama bugün hükümet medyaya ya bendensin, değilsen kapatırım mantığıyla hareket etmesi başta basına ve halka büyük haksızlıktır” dedi.
“DÜŞÜNCELER ÖZGÜR BIRAKILMALI”
Yıldız “Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. Devlet baskısı ve korkusu ile yaşayan bir basın, kamunun avukatlığı görevini yerine getiremez, toplumsal yararları sağlayamaz. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınmış bir ayrıcalık değil, kişilik hakları gibi korunan bir haktır. Yolsuzluk, taciz, rüşvet ve benzeri konularda yüzlerce haber ve sosyal medya paylaşımına erişim engelleri yıl boyu devam etti. Gazetecilerin haber yapmasının engellenmesi kadar haberlere getirilen erişim engelleriyle de basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına saldırıdır. Bugün Türkiye’de basınımızın en temel sorunu haber yapma özgürlüğünün kısıtlanması ve bazı siyasi kuruluşlarca baskı altına alınmasıdır. 2022 verilerine göre Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149. sıradadır. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nin 2022 yılı sonuçlarına göre 180 ülkenin 8'inde özgürlük durumu "iyi", 40'ında "tatmin edici", 62'sinde "sorunlu", Türkiye'nin de aralarında olduğu 42 ülkede "kötü", 28 ülkede ise "çok kötü" kategorisinde bulunuyor. Türk Ceza Kanunu’nda ve Basın Kanunu ile ilgili yönetmeliklerde yer alan basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler nedeniyle mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye’de ne yazık ki son dönemde hukukun üstünlüğü ve fikir özgürlüğü kaybolan bir hatıra hükmündedir. Gazeteciler ve medya mensupları ise bu koşullar altında patronlarından ve siyasi otoritelerden çekindikleri için kendilerine otosansür uygulamaktadır. Medya mensupları ve basın çalışanları siyasi ve dünya görüşü ayrılıklarından dolayı birlik olamamakta ve kendilerine yapılan haksızlıklarda birlikte hareket edememektedir. Bu noktada, basın sektöründe çalışan emekçilerimiz bir meslek yasasına sahip olmamanın ve haklarını arama noktasında sendikalaşma önündeki engellerin zorluğuyla tek başlarına mücadele etmektedir.
Sizlerin şahsında hakkın hatırını yere düşürmeyen ve bütün baskılara, yıldırmalara ve cezalara rağmen haberin ve bilginin kaynağı olmaya devam eden tüm gazetecilerimize, medya kuruluşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum” dedi.