İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nde düzenlen toplantıda, dövizdeki hareketlilik ile ilgili konuşan Erdoğan, şöyle dedi: "Sizin bu sevginiz, coşkunuz, muhabbetiniz bizim en büyük güç ve moral kaynağımızdır. Bizim arkamızda Rize olduğu sürece, bizim arkamızda Rize ile birlikte 80 vilayetimiz olduğu sürece, bizim arkamızda 81 milyon vatandaşımız olduğu sürece Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Biliyorsunuz son günlerde döviz kurlarındaki dalgalanma bahane edilerek ülkemizin başında kara bulutlar dolaştırılmaya çalışılıyor. Tabii meselenin dolar falan olmadığını, avro olmadığını biz gayet iyi biliyoruz. Bunlar ülkemize karşı açılan ekonomik savaşın kurşunları, gülleleri, füzeleridir. Elbette bunlara karşılık vermek için gereken tedbirleri aldık, alıyoruz. Ama asıl olan bu silahları ateşleyen elleri kırmaktır. Zaten daha önce pek çok yerde bu elleri kırdığımız için böylesine bir saldırıya maruz kalıyoruz. Sanıyorlar ki döviz kurunu zıplatınca, Türkiye yıkılacak. Sanıyorlar ki finans araçlarını devreye sokunca, bu millet diz çökecek."
‘Ey Kılıçdaroğlu sana ne oluyor’
Konuşmasına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Şimdi biz birilerinin af edersin bize saldırısını anladık da ey Kılıçdaroğlu sana ne oluyor? Yeni bir genel sekreter atadı; Sayın Hamzaçebi'ye teşekkür ediyoruz. Genel Başkanı ne yazık ki ondan hiç nasibini almamış. O başka telden çalıyor, o başka telden çalıyor. Kılıçdaroğlu ağzınla kuş tutsan avucunu yalarsın avucunu. Sen zannediyor musun bu döviz baronlarının yanında yer aldığın zaman, sana bu ülkede paye verecekler? Asla, bunca zamandır girdin kaybettin, girdin kaybettin, hâlâ koltuğu bırakamadın. Ama koltuk seni bıraktı. Bir yere gideceğin yok. Şimdi de döviz balonları ile beraber hareket ediyorsun, sana bir şey mi gelecek oradan? Biz emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ey milletim bu gafillere Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu göstermeye hazır mıyız? Bu gafillere içte ve dışta Türk milletinin nasıl bir halk olduğunu göstermeye var mıyız? Ey milletim, bu haramzadelere bizim öyle üç kuruşla sarsılacak bir ülke olmadığımızı göstermeye var mıyız? Bu haramzadelere bizim gücümüzün paramızdan değil, imanımızdan, inancımızdan kaynaklandığını göstermeye hazır mıyız?"
‘Cevaplarını yine vereceğiz’
Türkiye'nin gelişmekte olduğunu, bir anda akılla mantıkla izah edilemeyecek saldırılarla karşılaşmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan şunları söyledi: "Mevlana Hazretleri ne güzel söylemiş: 'Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük.' Evet, tüm bunlar bizim için sadece daha güzel baharlara hazırlanma vesilesidir. Türkiye bu tür kuşatmalarla ilk defa karşı karşıya kalmıyor. Hatırlayın, 2002 yılında iktidara geldikten sonra vesayet güçlerinin pek çok provokasyonu ile engellenmesi ile tuzağa ile karşı karşıya kaldık. Hepsi ile de sabırla mücadele ederek ülkemizi demokrasi ve ekonomide sınıf atlattık. Türkiye'yi dünyanın satın alma paritesine göre 13'üncü büyük ekonomisi haline getirdik. Tarihimizin en büyük projelerini, en büyük yatırımlarını bu dönemde hayata geçirdik. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacak yeni bir hamlenin içindeyken, bir anda akılla mantıkla izah edilemeyecek saldırılarla karşılaşmaya başladık. Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişimiyle, farklı örgütler aracılığıyla terör eylemlerinin tırmandığı olaylar derken 15 Temmuz'a geldik. Bunların dışında pek çok büyüklü küçüklü saldırıyla dikkatimiz dağıtılmaya çalışıldı. Bir dizi çelmenin ardından 15 Temmuz'da ülkemizi tam manasıyla esir almaya çalıştılar. Biz cevabımızı Suriye operasyonlarımızla verdik. Bugün de ekonominin araçlarını kullanarak aynı işi yapmaya çalışıyorlar. Cevaplarını yine vereceğiz."
‘Burası çatladıkapı ülkesi mi?’
ABD'nin yaptırım açıklamalarına sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda şu mesajları verdi: “Türkiye’yi küçük hesaplar uğruna karşılarına alanlar elbette bunun bedelini hem bölgemizde hem de kendi siyasetlerinde ödeyeceklerdir. Bizimle hesaplaşmak için böyle bel altı yöntemleri kullananlar şunu unutmasınlar; dünyada ülkemize karşı husumet politikası güdüp de iflah olmuş hiçbir siyasetçi, hiçbir yönetim yoktur. Bu milletin ahını alan herkes eninde sonunda belasını bulmuştur. Peki, bizim prensibimiz nedir; Kim sabrederse zafere ulaşır. Sabredeceğiz, mücadelemizi sürdüreceğiz, mutlaka müjdelenen zafere ulaşacağız. Yeter ki saflarımızda delik açtırmayalım. Bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım hep birlikte Türkiye olalım. Yeter ki kurulan tuzaklara düşmeyelim. Biz üzerimize düşenleri yapacak, gerisini Rabbimize havale edeceğiz."
"Türkiye çok uzun zaman önce tercihini önce karma ekonomiden, ardından serbest piyasa ekonomisinden yana kullanmış bir ülkedir" diye sözlerini sürdüren Erdoğan, şöyle dedi:
"Açık konuşmak gerekirse herkese kolay olan işler ülkemiz söz konusu olduğunda hep zor bir şekilde gerçekleşmiştir. Demokrasimizi nice zorluklara göğüs gererek geliştirdik, ekonomimizi de nice sıkıntılarla boğuşarak büyüttük. Hem geç hem güç de olsa bugün geldiğimiz yeri önemli görüyor ama yeterli bulmuyoruz. Hedeflerimiz çok daha büyük, bunlara ulaşmak için de çok çalışmamız gerekiyor. Tabii biz büyürken, gelişirken, etki ve güç alanımızı genişletirken, anlaşılan o ki birilerinin ayağına basıyoruz. Şayet Suriye'de sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna ses çıkarmasaydık, ülkemiz topraklarının bir kısmına göz dikilmesine rıza gösterseydik, bugün yaşadığımız sıkıntıları yaşamıyor olurduk. Bu oyun önümüze geldiğinde 'Biz ölürüz de böyle bir aşağılanmaya rıza gösteremeyiz' dedik. Tehdit ediyor yahu; 'Saat 18'e kadar yarın akşam göndereceksiniz'. Eee, burası Çatladıkapı ülkesi mi ya? Burası Türkiye. Ne yapıyorsun? Biz besleme değil, ayakları üzerinde dimdik duran 81 milyonluk bir Türkiye'yiz."
‘Bu oyunun en büyük panzehiri üretimdir’
Türkiye'nin içine sıkıştırılmaya çalışıldığı 'kur, faiz ve enflasyon' sarmalından çıkacağını da ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Türkiye içine sıkıştırılmaya çalışıldığı bu 'kur, faiz, enflasyon' sarmalından çok kısa zamanda çıkacaktır. Hiç endişe etmeyin. Bu oyunun en büyük panzehiri üretimdir, ihracattır, istihdamdır, büyümedir, faizi minimize etmektir. Bak yine söylüyorum; eğer bu faizi biz minimize etmezsek gerçek formülü söylüyorum, faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan maalesef bir sömürü aracıdır. Ne yaparsanız yapın; açıkça ilan ediyorum, biz ekonomideki hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparsanız yapın; biz terör örgütlerinin başlarını ezmekten geri durmayacağız. Ne yaparsanız yapın; biz Suriye ve Irak politikalarımızdan geri adım atmayacağız. Ne yaparsanız yapın; ezanlarımızın semalarımızda yankılanmasına, bayrağımızın nazlı nazlı gönderde dalgalanmasına engel olamayacaksınız. Rize, Karadeniz, Türkiye bize sıkılan döviz kurşunlarını sahiplerinin başına çalmaya var mısınız? Bunun için kendi paramıza sahip çıkmaya var mısınız? Yastık altlarındaki değerlerimizi ekonomiye kazandırmaya var mısınız? Ülkemize yönelik saldırılar ortadayken hiç kimsenin döviz üzerinden kâr-zarar hesabı yapmaya hakkı yoktur. Bu toprakları bize vatan kılmak için gözlerini kırpmadan canlarını veren şehitlerimizin, kanlarını döken gazilerimizin elleri böyle davrananların yakalarında olacaktır."
‘Türkiye’nin dostu olmayana ihtiyacımız yok’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin, Rusya, İran ve Ukrayna gibi ülkelerle ticaretin milli para birimleri üzerinden yapılacağı bir sistem üzerine hazırlandıklarına dikkat çekti. Türkiye'yi döviz kuru operasyonlarından kurtarmakta kararlı olduklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: "Şimdi, ne diyor şair? 'Yaşamaz ölümü göze almayan, zafer göz yummadan koşana gider. Bayrağa kanının alı çalmayanın, gözyaşı boşana boşana gider. Kazanmak istersen sen de zaferi, gürleyen sesinle doldur gökleri. Zafer dedikleri kahraman peri, susandan kaçar da coşana gider.' Evet biz susmayacağız, demokrasiden ekonomiye her alanda coşkun bir sel gibi hedeflerimize akmayı sürdüreceğiz. Devlet olarak alacağımız tedbirler üzerinde ilgili bakanlıklarımız, kurumlarımız gece gündüz çalışıyorlar. En büyük ticaret hacmine sahip olduğumuz Çin, Rusya, İran, Ukrayna gibi ülkelerle ticaretimizi milli para birimlerimiz üzerinden yürütmeye hazırlanıyoruz. Şayet Avrupa ülkeleri de dolar cenderesinden çıkmak istiyorlarsa onlarla da benzer bir sistemi kurmaya hazırız. Gerek bu yöntemle, gerek diğer alternatifleri devreye sokarak orta vadede ülkemizi döviz kuru operasyonlarından kurtarmakta karalıyız. Tüm dünyaya ekonomik savaş ilan eden, yaptırım tehditleriyle ülkeleri haraca bağlayan bu düzeni asla kabul etmiyoruz. Türkiye'nin dostluğuna ihtiyaç duymayanlara, bizim hiç ihtiyacımız yoktur. Kurmuş, faizmiş, cezaymış, yaptırımmış hiçbiri umurumuzda değil. Biz bu günlere milletimize güvenerek, milletimizle birlikte mücadele ederek geldik. Bundan sonra da aynı şekilde bu yola bu şekilde devam edeceğiz. Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, daha çok mücadele edeceğiz. Bizim krizden çıkış formülümüz budur. Hep söylüyorum; kimseden inayet beklemeyeceğiz, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Savunma sanayinde bunu yaptık, ciddi bir mesafe kaydettik. Geldiğimizde biz yüzde 25 ihtiyacımızı karşılıyorduk; şimdi yüzde 60. Bak, nereden nereye geldik. Bu iktidarımız döneminde oldu. İhracatta bunu yaptık. Göreve geldiğimizde bizim 36 milyar dolarlık bir ihracatımız söz konusuydu, şimdi 163 milyar dolara çıktı. Nerden nereye geldik. İstihdamda bunu yaptık, turizmde bunu yaptık, inşallah bu yıl 4 milyon turiste doğru gidiyoruz, gelişmeler gayet güzel. Diğer alanlarda da bunu yapacak ve bize parmak sallayanları buna pişman edeceğiz."