Türk güreş tarihinde Rizeli güreşçiler başarılarıyla altın sayfalar açmış olimpiyat şampiyonlukları kazanmıştır. Mithat Bayrak (2 kez), Kazım Ayvaz, Mehmet Akif Pirim olimpiyat şampiyonu olmuş, ay yıldızlı bayrağımızı göndere taşımışlardır. Ayrıca Rizeli Halil Kaya (2 kez) , Şeref Tüfenk gümüş, Dursun Ali Erbaş bronz madalya kazanmışlardır. Ayrıca Türk güreşine büyük katkıları olan Rizeli hemşerimiz Mehmet Yaşar Türüt de olimpiyatlarda ülkemizi temsil etmiştir.
Dünya ve olimpiyatları yetiştiren Rize ili son yıllarda sessizliğini korumaktadır. Çaykur bünyesinde var olan güreş takımında işinin ehli hocaların olmasına karşın o eski günlerin geri gelmesi için yetkililerin bu alana yatırım yapması destek vermesi gerekmektedir.
OLİMPİYAT VE DÜNYA ŞAMPİYONU RİZE’NİN GURURU: KAZIM AYVAZ
1938 yılında Rize’de doğdu. Daha çocuk sayılacak yaşta minderin güçlü isimleri Celal Atik, Mahmut Atalay, İsmail Oğan’ı teker teker yenerek ismini duyurmaya başladı. Onun döneminde denizcilik, Rizeliler arasında yaygındı. O da denize, gezip görmeye meraklıydı. Gemici cüzdanını cebine koyar, okyanusa açılır, yetişirse güreş kampına katılır, seçmelere girer, rakiplerini yener, milli takıma girer ve şampiyon olarak yurda dönerdi. 1956 Olimpiyatları'na gidecekti. Mithat Bayrak, hemşerisi Kazım'ı yenemiyordu. O sıralarda Yalova'daki kampta "havagazı" açık kalmış, on sekiz yaşındaki Ayvaz, gazdan etkilenmiş ve olimpiyatlara katılamamıştı. 73 kilo, Kazım'ın esas sıkleti 1956 Olimpiyatları şampiyonu Mithat'a verildi, O'nu da 79 kiloya sürdüler. 1956 Olimpiyatları'na götürülmedi. İki yıl sonra Macaristan'ın başşehri Budapeşte'de düzenlenen Dünya Şampiyonası'na gemiden inerek takıma girip de gitti.
HAYALLERİ GERÇEK OLDU
Sevdiği ve istediği 73 kilodaydı. 19 sporcu arasında 2 kura numarası ile maçlarına başladı. İlk turda İsveçli Bertil Nyström'ü sayı ile yendi, ikinci turda Bulgar Mitu Petkov'u tuşladı. O tarihlerde grekoromen tür bir güreşte Bulgaristan'ı temsil eden bir sporcuyu tuşlayabilmek, adeta "hayal" den ibaretti; Kazım, bunu başardı. Üçüncü turda Finlandiyalı Olavi Niemi, Ayvaz’ı yendi. Dördüncü turdaki Çek Jiri Mekhed de dayanıklı bir sporcuydu. Üstelik grekoromeni iyi biliyordu. Finli'ye kaybeden Kazım Ayvaz'ın elenmemek için mutlaka bu engeli aşması gerekiyordu. Çek rakibini tuşla yenerek kötü puan durumunu ortaladı. Beşinci turda Rus Grigori Gamarik, ustaların ustası Yugoslav Stefan Horvat'la kapıştı ve müsabakadan sayı ile galip ayrılmayı başardı. Rumenlerin tarih boyunca yetiştirdiği en iyi grekoromencilerden biri sayılan Valeriu Bularca'yı da Kazım Ayvaz'ın önüne sürdüler. Bularca, orta sıkletin dünyadaki en ender görülen güreşçilerinden biri sayılan Kazım'a sayı ile yenilmek üzereyken jüri, karşılaşmanın berabere olduğunu ilan etti.
DENİZ TUTKUNU ŞAMPİYON
Yarı finalde Bularca, tek kalarak tur geçerken Kazım Ayvaz, Rus Grigori Gamamik ile kol bağladı. 1956 Olimpiyatları'nun bu çetin Rus güreşçisi Kazım Ayvaz'a sayı ile yenildi. Rumen Bularca, Rus Gamârnik'le ikincilik- üçüncülük maçı atarlarken müsabakalarını tamamlayan Kazım Ayvaz (2 tuş, 2 sayı ile galibiyet, 1 beraberlik, 1 yenilgi) tribünlerde heyecan içinde bu müsabakayı izliyordu. Gamamik, bütün varlığını minderlere döktü ve hatta Rumen Bularca'yı tuşla yendi ama birincilik treni çoktan kalkmış, altın madalya açık denizlerin, karlı-buzlu havaların bir numaralı tutkunu Kazım Ayvaz'ın olmuştu. Şampiyonadan hemen sonra Kazım yine uçsuz-bucaksız denizlere açıldı. Ne yapıyordu? Sıradan gemilerde tayfalık, başka bir şey değil, ama bu yaşantıyı seviyordu. O yıllarda “Gemici Cüzdanı” çıkartabilmek bir hünerdi. Bunun için Tophane taraflarına büyük paralar ödemek gerekiyordu. Kazım 1961 Yokohama Dünya Şampiyonası'na yetişemedi. 1962 Toledo Dünya Şampiyonası’nın hangi tarihlerde yapılacağını gemisi İzmir limanına yanaştığında öğrendi, hemen işini terk ederek milli takım kampına girdi.
YENDİĞİ BULGAR GÜREŞİ BIRAKTI
1958-1960 yılları arası boşuna geçmişti. Toledo'da 70 kiloda ay yıldızlı mayoyu giyen Kazım Ayvaz, yirmi bir güreşçi arasında yirmi numarayı seçti ve ilk turda Danimarkalı Keltd Madsen'ı sayı ile yendi. İkinci turda Bulgar Gurov vardı. Kendisine çok güvenen Gurov, Kazım Ayvaz'dan öyle bir sille yedi ki, bir daha Bulgar takımında onu gören olmadı. Rizeli güreşçi iki dakika içinde salto ile Bulgar Gurov'un sırtını mindere yapıştırdı. Üçüncü turda tek kalarak tur geçti. İranlı Hüseyin ibrahimian'ı da sayı ile yenerek eledikten sonra Mısırlı Mahmud İbrahim'le tutuştu.
İKİNCİ KEZ DÜNYA ŞAMPİYONU
Yarı finalde Mısırlı güreşçiyi sayı ile yendikten sonra final karşılaşmasına hazırlanan Kazım Ayvaz, Rus Vladimir Rosin'le kozunu paylaşırken, diğer yanda Yugoslav Stefan Horvat da Birleşik Amerikalı James Burke ile tutuşuyordu. Horvat, Amerikalı Burke'yi sayı ile yendi, tuşla mağlup edebilseydi, altın madalyayı alacaktı. Ama bunu başaramadı. Böylece dört kötü puanla finale gelen Kazım Ayvaz, Rus Vladimir Rosin'i sayı ile yenerek birincilik tahtına kuruluyor, Yugoslav Horvat ikinci, Birleşik Amerikalı Burke de üçüncü oluyorlardı. Kazım Ayvaz, ustalığını bir kez daha gösteriyor ve ikinci kez dünya şampiyonluğu altın madalyası ile kucaklaşıyordu.
KAYBETMEYİ SEVMEZDİ
Kazım, bir yıl sonra Helsingborg'ta hiç gayret göstermedi. Yine 73 kilodaydı ama yaptığı iki müsabakayı da (Yunanlı Moissidis ile Norveçli Skauen) sayı ile kaybederek tribünlere çıktı. 1965 Tampere takımına onu almadılar. Oysa o, 1964 Tokyo Olimpiyatları şampiyonuydu. 1960 Roma'da esas kilosu yetmiş üç olduğu halde yetmiş dokuzda güreşmeyi kabul etti. Roma'da yirmi dört güreşçi arasında on numaraydı. İlk turda İtalyan Magnani'yi tuşladı. Daha sonra sırasıyla Lüksemburglu Schummer'i yine tuşa getirdi, İranlı Mansur Hazreti Khadem'i sayı ile yendi. Çek Jiri Kormanik ki daha sonraki yıllarda bizim seksen yedi kilolarımızı bile yenmişti. Dördüncü turda Kazım’ın karşısına çıktı. Kazım, tuşla galip geldi. Beşinci turda Polanyalı Dobicki ile berabere kalması onu altın madalyadan etti. Bütün güreş arzusu kaçtı. Zaten, yaradılış olarak anında çözülen ve karamsarlığa kapılan bir kişiydi. Yarı finalde Bulgar Dimitar Dobrev, allem-kalem galibiyeti aldı. Dobrev gibi Rumen İon Taranu da 79 kilonun yerleşik sporcularıydı, vücutları bu kiloya alışıktı. Üçüncülük karşılaşmasında, hiçbir zaman ikinci ya da üçüncü olmak istemediğinden Rumen Taranu'ya bronz madalyayı adeta armağan ederek dördüncülüğe düştü.
ONDAN VAZGEÇMEDİLER
Tokyo'da çok sevdiği 70 kiloya yeniden indi. Almanya ve İsveç'te, açık denizlerde gurbetçilik yaşarken milli takıma alınması gerçek bir hadiseydi. İstanbul Orman Fakültesi'ndeki kampta Adil Güngör'le çetin seçmeler yaptılar. Hatta Adil, bir seçmede (2-1) Kazım'a üstün geldi. Ne var ki, Adil, Kazım'ın güreş stilini biliyor, aynı zamanda o günlerdeki yerleşik fikre göre dış kapışmalarda başarı kazanamıyordu. O halde milli takıma Kazım Ayvaz gibi daha önce iki kez dünya şampiyonluğu kazanmış birini almakta yarar olacaktı. Bu konudaki karar, Devlet Bakanı Malik Yolaç ile federasyon başkanı Suat Bolayır ve Baş Antrenör Celal Atik'ten çıktı.
USTALARIN USTASI
Tokyo minderlerinde on dokuz güreşçi yer aldı. Kazım Ayvaz, bu on dokuz sporcu arasında on sekiz numaraya yerleşti. Çok iyi bir kuraydı bu. İlk turda Mısırlı Mahmut İbrahim'i sayı ile yendi. Rus Davit Gvansaladze'yi sayı ile, tek kalarak tur geçti, Rumen Veleriu Bularca'yı sayı ile yenmek üzere iken son saniyelerde rakibine beraberlik puanını armağan etti. Zaten, Bularca, Kazım Ayvaz'ın sayesinde Rumen milli takımına girmişti. 1964 yılında Köstence'de düzenlenen Balkan Şampiyonasında Kazım Ayvaz, yaşantısında ilk ve son kez olarak ikinci olmuştu. Birinciliği kapan Bularca, böylece Kazım'ın yardımıyla Tokyo Takımına girebildi. Sporcumuz, Bulgar İvan ivanov'u sayı ile yenerek son derece güçlü bir engeli daha aştı. Yarı finalde Japon Fujita, tek kalarak tur geçerken Kazım Ayvaz, maçlarını tamamlamış müsabakaları izliyordu. Bu turda Bularca, Rus Gvansaladze'i sayı ile yendi. Japon Fujita, daha sonra Gvansaladze'ye sayı ile yenildi. İkincilik, üçüncülük karşılaşmasında Rumen Bularca, Japon Fujita'yı bütün uğraşmalarına rağmen yenemedi. Bir bakıma bu netice işine de geliyor, hakemlere aktif görünmeğe çalışıyordu, bu iki sporcunun berabere kalmalarından sonra Fujita, dördüncü, Rus Gvansaladze üçüncü, Rumen Bularca ikinci ve ustaların ustası Kazım Ayvaz da şampiyon oluyorlardı. 19 Ocak 2020 tarihinde İsveç’in Helsingborg şehrinde vefat etti.
KAZIM AYVAZ'IN BAŞARILARI
1958 yılı Budapeşte, Macaristan’da Grekoromen stil 73 Kg’da Dünya Birincisi
1959 yılı İstanbul’da Grekoromen stil 73 Kg’da Balkan Birincisi
1960 yılı Burgaz’da Serbest stil 73 Kg’da Balkan İkincisi
1960 yılı Roma Olimpiyatları’nda Grekoromen stil 79 Kg’da Dördüncüsü
1962 yılı Toledo, ABD’de Grekoromen stil 70 Kg’da Dünya Birincisi
1964 yılı Tokyo Olimpiyatları’nda Grekoromen stil 70 Kg’da Olimpiyat Birincisi
1964 Yılı Köstence, Romanya’da Grekoromen stil 70 Kg’da Balkan İkincisi
1966 yılı Essen Federal Almanya’da Grekoromen stil 70 Kg’da Avrupa Dördüncüsü
1966 yılı Toledo, ABD'de Grekoromen stil 70 Kg’da Dünya Altıncısı
Mekanın cennet olsun Koca Şampiyon
MİTHAT BAYRAK'IN HAYATI
3 Mart 1929 tarihinde Adapazarı'nda dünyaya geldi. Aslen Rizelidir. Spora Adapazarı’nda öğrenim yaparken futbol oynayarak başladı. Önce Ada Gençlik sonra da Sakarya Güneşspor takımlarında oynadı. 1948’de Güneşspor kulübünde güreşe başladı. 1949’da 72 kiloda Türkiye İkincisi oldu. 1954’te Türk milli güreş takımına seçildi. Grekoromen stilinde Türkiye’nin en başarılı güreşçilerinden biri olarak kendini gösterdi. 1956 Melburn ve 1960 Roma olimpiyatlarında 73 kilo şampiyonluklarını kazanarak iki altın madalya elde etti. Ayrıca 1956 Dünya Kupası, 1959 Balkan Şampiyonası ve 1959 Akdeniz Oyunları’nda gümüş madalya kazandı.
Milli sporcu Bayrak, kariyeri boyunca Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav, Hüseyin Erkmen ve Celal Atik gibi antrenörler ile çalışmıştır. 20 Nisan 2014 tarihinde Almanya’nın Dortmund şehrinde vefat etmiştir. Ankara’da Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.
MİTHAT BAYRAK'IN BAŞARILARI
1955 - Barcelona Akdeniz Oyunları 73 Kg Dördüncüsü
1956 - Melbourne Olimpiyatları 73 Kg Şampiyonu
1959 - Beyrut Akdeniz Oyunları 73 Kg İkincisi
1959 - İstanbul Balkan Şampiyonası 79 Kg İkincisi
1960 - Roma Olimpiyatları 73 Kg Şampiyonu
MEHMET AKİF PİRİM GURURUMUZ OLDU
1968 yılında Rize’de dünyaya geldi. İlkokula giderken kafasına iyi bir güreşçi olmayı koymuştu. Herkes okulunu başarıyla bitirmeye uğraşırken, Pirim iyi bir güreşçi olmak düşüncesiyle planlar yapmaya başlamıştı bile. Güreşe 1986 yılında Rize Çaykur Kulübü’nde başladı. 1964 Tokyo Olimpiyatları’ndan sonra yirmi sekiz yıl olimpiyatlarda altın madalyaya hasret kalan Türkiye’nin hasreti, 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda 62 kiloda altın adam olarak kürsüye çıkan Mehmet Akif Pirim ile dinmişti. Olimpiyat şampiyonluğunu kazanan Pirim; Sedat Simavi Spor Ödülü ile de başarısını zenginleştirdi.
1995 yılında vatani görevini yerine getirmek üzere askere gitti. Aynı yıl İtalya’da yapılan askeri olimpiyatlarda birinci oldu. Gösterdiği başarı ve tecrübesinden dolayı Amerika’da yapılan olimpiyatlara götürüldü. Çok iyi maçlar çıkartan ve hiç yenilgi almayan Pirim hakemlere yenik düştü. Grup finalinde 1-1 biten maçı hakemler Bulgar güreşçiye verdiler. Pirim ancak olimpiyat üçüncüsü olabildi. 1997’de ise katıldığı Akdeniz oyunlarında birinci oldu. Rakiplerine karşı ayakta bele girme, tek kol, künde’yi iyi yapan Pirim sporculuğu süresince 48, 52 ,57 ve 62 kiloda güreşti. Halk Bankası, Çaykur Rize, Ankara TMO kulüplerinde mayo giydi. Ava çıkmayı, kitap okumayı ve tartışmayı seven Mehmet Akif Pirim’e göre şampiyonluğa giden yol, inanmaktan ve bilimsel çalışmaktan geçiyor. Kariyeri boyunca antrenörleri: Bayram Ali Karaali, Osman Destebaşı, Sapunov Genady, Bilal Tabur, Ömer Suzan, Mehmet Acak, Haluk Koç, Yakup Topuz’dur. Mehmet Akif Pirim adına her yıl Rize'de Uluslararası Yıldızlar Grekoromen Güreş Şampiyonası düzenlenmektedir.
RUS’U MİNDERE YAPIŞTIRDI
O dönem efsane antrenör Sapunov’la çalışan Mehmet Akif Pirim, olimpiyatlardan 1 yıl önce 1991 yılında Bulgaristan’ın Varna şehrinde yapılan dünya şampiyonasında Rus güreşçiye 1-0 öndeyken basit bir hata ile yenilerek şampiyonluğu kaybeder ve ikinci olur. Hocası Pirim’e, "Onu yenebilirsin, bir daha karşılaştığınızda yeneceksin, tamam mı?” der. Pirim de “tamam hocam, yeneceğim” diye cevap verir. Ve tek amacı Dünya şampiyonasında yenildiği Rus güreşçiyi karşısına ilk çıktığı yerde devirmek olan Mehmet Akif Pirim, 1 yıl boyunca hocası Sapunov’un nezaretinde çok ama çok çalışır. 1992 yılı yazında Barcelona Olimpiyatlar’ı gelip çatar. Pirim’in karşısına 1 yıl önce yenildiği Rus çıkar ve onu yenerek amacına ulaşır. Mehmet Akif, Rus’u yenip kendi amacını gerçekleştirmiş olmuştur ama ne büyük bir iş başardığını, Türkiye’ye döndükten sonra anlayacaktır.
MEHMET AKİF PİRİM’IN BAŞARILARI
1988 yılı Walbrzych Polanya Avrupa Greko-Romen stil 57 Kg’da 7.si
1991 yılı Aschaffenburg Almanya Greko-Romen stil 62 Kg’da Avrupa 9.su
1991 yılı Atina Yunanistan Greko-Romen stil 62 Kg’da Akdeniz Oyunları 1.si
1991 yılı Varna Bulgaristan Greko-Romen stil 62 Kg’da Dünya 2.si
1992 yılı Kopenhagen Danimarka Greko-Romen stil 62 Kg’da Avrupa 7.si
1992 Bacelona Olimpiyatlarında Greko-Romen stil 62 Kg’da 1.si
1993 yılı Aagde Fransa Greko-Romen stil 62 Kg’da Akdeniz Oyunları 1.si
1995 yılı Besoncon Fransa Greko-Romen stil 62 Kg’da Avrupa 6.sı
1996 yılı Budapeşte Macaristan Greko-Romen stil 62 Kg’da Avrupa 5.si
1996 yılı Atlanta Olimpiyatları Greko-Romen stil 62 Kg’da 3.sü
1997 yılı Bari İtalya Greko-Romen stil 63 Kg’da Akdeniz Oyunları 1.si
TARİHE HÜKMEDEN DEMİR YÜREKLİ PEHLİVAN: HALİL KAYA
Rizeli Güreşçilerle ilgili güzel bir arşive sahip olmama rağmen Meşhur Güreşçi Halil Kaya’nın Rizeli olduğunu bilmiyordum. Güreş tarihiyle ilgili arşiv yapan Rizeliler boyutunda da bana yardımcı olan arkadaşım, Halil Kaya arşivini şahsıma hediye etmesiyle Rizeli, Malpetli (Derepazarlı) olduğunu öğrendim.
DEMİR YÜREKLİ PEHLİVAN
Gazeteci Nurettin Güler ondan Tarihe hükmeden demir yürekli pehlivan olarak söz ediyordu. Halil Kaya, 1948 Londra Olimpiyat Oyunlarında grekoromen güreşte Grekoromen 52 – 57 kg'da gümüş madalya kazanmıştır. Bu başarı sonrası yurda dönünce İstanbul’da Galata köprüsü üzerinde omuzda taşınmış, halkın yoğun ilgisiyle karşılaşmıştı. Efsane güreşçi Yaşar Doğu’nun en samimi arkadaşıydı… 1950 yılında yapılan olimpiyatlarda ikincisi oldu.
TÜRK GİBİ KUVVETLİ
Türk gibi kuvvetli sözünü dünyaya bir kere daha tanıtan demir kuşaklı cihan pehlivanlarımızdan birisi de hiç şüphesiz ki Halil Kaya olmuştu. 1948 Londra Olimpiyatlarında ayağı sakat olduğu halde son maçını Mısırlıya karşı yapını ve iki bir güreşi kaybederek dünya üçüncüsü olmuştur. Fakat bu talihsizliğinin acısını, Son Türk – İsveç karşılaşmalarında, yani Güreş İhtisas Kulübü saflarında yer alarak dünya şampiyonu Pettersen'le yaptığı güreşinde almış ve şampiyonu adeta minderde fırtınaya tutulan yaprak gibi yerlere çalmıştır.
Kaya, hiç bir güreşçiye nasip olmayan bir cevherdi. O üstün sporculuğu genç yaşta güreşi bırakarak kendisini sporcu yetiştirmeye adamış, Türk sporuna büyük katkılar sağlamıştır.
HOCALARIN HOCASI MEHMET TÜRÜT
İETT güreş takımının önce sporcusu sonra da uzun yıllar hocası olan Türüt, 1945 yılında İzmir’in Karşıyaka ilçesinde doğdu. Aslen Rize Ambarlık köyündendir. Öğreniminin ardından İETT’de işçi kadrosunda sporcu olarak göreve başladı. Topkapı garajında kantin görevlisi olarak çalıştı. 1972 yılında Münih’te yapılan olimpiyatlarda ülkemizi temsil etti. Greko-romen stilde, 75 kiloda Arjantinli Gonzales´i 2 dakika 20 saniyede tuşla yendikten sonra Bulgar Kolev ve Çek Macha´ya sayı hesabıyla yenildi ve elendi. Güreşçisi olduğu İETT takımında daha sonra uzun yıllar hocalık yaptı ve dünya çapında başarılı güreşçiler yetiştirdi. Geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Türüt ailesinde Sedat ve Osman adlı iki güreşçi daha vardır.
ADI İYİDERE’DE YAŞATILAN ŞAMPİYON DURSUN ALİ ERBAŞ
Dursun Ali Erbaş, 1933 yılında Rize'nin, İyidere İlçesi Yapraklar Mahallesinde dünyaya geldi. 1947'de geldiği İstanbul'da Feshane'deki güreş kulübünde güreşe başladı. 1956 Melbourne Olimpiyatlarında Grekoromen dalında 52 kg. da bronz madalya kazandı.1959′da Akdeniz Oyunları ve Balkan şampiyonu oldu. 1960′ta Balkan üçüncülüğünü elde etmiş, Türkiye ve Rize'nin güreşte ülkesine önemli tarihi madalyalar kazandıran güreşçisiydi.
Kariyeri boyunca dünya, Akdeniz ve Balkan şampiyonlarında madalyalar kazanan Dursun Ali Erbaş, 1965 yılında güreşi bıraktı ve ticaretle uğraştı. Milli Güreşçi, merhum 2011 yılında, İstanbul'da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’na, Çaykurspor Kulübü Müdürü olarak katılmıştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ismi doğduğu İlçe İyidere'de adına kurulan Dursun Ali Erbaş Güreş Eğitim Merkezi Rizeli güreşicileri yetiştirmeye devam ediyor. 2014 yılında vefat eden Erbaş’ın mezarı Maltepe Başıbüyük Mezarlığı'ndadır.
ŞEREF TÜFENK
22 Eylül 1983 tarihinde Rize’de doğdu. 1.72 m boyunda, 80 kg. dır. Rize Çaykur Güreş takımında filizlenmiş yetişmiş, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da da güreş yapmıştır. Atina 2004 Yaz Olimpiyatları'nın 74 kg erkekler grekoromen güreş yarışlarını 8. tamamlamıştır. İzmir 2005 Yaz Oyunları'nda 74 kg grekoromen yarışları finalinde Polonyalı rakibi Radoslaw Truszkowski'yi mağlup ederek altın madalyaya ulaşmıştır. Tampere'de, gerçekleşen 2008 Avrupa Güreş Şampiyonası 74 kg erkekler grekoromen güreş finalinde Macar rakibi Peter Bacsi'ye yenilerek gümüş madalya elde etmiştir. Pekin 2008 Yaz Olimpiyatları kapsamında 13 Ağustos günü güreş mücadelesinin ilk tur elemelerinde Azeri rakibi İlgar Abdulov'a 2-0 yenilmiştir.
Fatih Sultan KAR / İST.
--