Güneysu Gürgen Köyü'nde hukuksuz bir şekilde devam eden Alicik HES çalışmaları vatandaşların yoğun tepkisi üzerini sonlandırıldı. Vatandaşlar, şirketin her an geri gelebilme ihtimaline karşı bir haftadır gece-gündüz, yağmur, çamur, kar demeden köyün muhtelif yerlerinde nöbet tutmaya devam ediyor.
KALENDER: NÖBETİMİZ KESİN SONUÇ ALINANA KADAR DEVAM EDECEK
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun Kalender, "Gürgen Köyü'nde Alicik HES projesinin talanına karşı verilen mücadele toplumun her kesiminin, her siyasi görüşe sahip insanının ortak çığlığına dönüşmüş durumdadır. Çünkü küçücük bir derenin onlarca iş makinesiyle altının üstüne getirilmesine hiçbir insan rıza gösteremezdi. Bunun, için bize emanet edilen bu cennet vatan köşesini korumak için nöbetimiz kesin sonuç alınana kadar devam edecektir. Biz başta Gürgen ve Baş köylü vatandaşlar olarak bu mücadelemizi sürekli hukuki bir zeminde yürütmeye azami ölçüde özen göstermekteyiz. Vatandaşların demokratik tepkisi süresince hiçbir taşkınlık yapılmamış, hiçbir iş makinesine en ufak bir zarar verilmemiş, hiçbir çalışana sözlü veya fiili saldırı olmamıştır. Çünkü inanıyoruz ki, başta ÇED sürecine uyulmayan, hiçbir bilgilendirme yapılmadan, eksik bilgi ve belgelerle oldu bittiye getirilmeye çalışılan bu proje, hukuken sürdürülemez durumdadır ve yüce adalet bu konuda gerekeni yapacaktır" dedi.
ŞİRKET YETKİLİLERİNE İFTARA SUÇUNDAN DAVA AÇILACAK
Oluşan tepkiler karşısında şirket yetkililerin paniklediğini belirten Kalender, "Çalışma alanında ve hukuken elinin zayıfladığını gören şirket yetkilileri elini güçlendirmek, vatandaşlara göz dağı vermek, zaman kazanmak amacıyla olur olmaz herkes hakkında suç duyurusunda bulunarak hukuki süreci sulandırmak istemiştir. Öyle ki çalışma alanına hiç uğramamış insanları, çalışma alanından geçerken olup bitenlere bakmak isteyenleri ve konu ile ilgili konuşmak için çalışma alanına çağırdığı insanları bile şikayet ederek aynı zamanda iftira suçu işlemiştir. Örnek olarak, bu süreci mahkemeye taşıyan vatandaşların vekili olan Sayın Avukat Remzi Kazmaz, olay yerine hiç uğramamış olmasına rağmen hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Şunu belirtmek isteriz ki, Gürgen ve Baş Köy sakinleri olarak sonuna kadar avukatımızın arkasındayız ve bu süreci birlikte yürütmekte kararlıyız. Bu konuda haksız yere şikayet edilen vatandaşlar olarak, ilgili kişi hakkında iftira suçu işlediği gerekçesiyle de dava açacağımızı belirtiriz” diye konuştu.
"VATANDAŞLARIN ARAZİLERİ TALAN EDİLDİ"
Hukuki bir dayanağı olmadan yürütülmek istenen projede çalışmalar süresince de hiçbir çevre hassasiyetine dikkat edilmediği ve insan sağlığınun hiçe sayıldığını, ifade eden Kalender, "Şu ana kadar birçok HES projesi gördük. Ancak böylesini ilk defa gördük. Haydi ÇED sürecine uymadınız, bir çok konuda izin dahi almadınız. Sadece bunlar değil ki! Başta altı ay boyunca, size yol yapıyoruz, diye vatandaşlar kandırıldı. İstimlak etmeden vatandaşların arazileri talan edildi. Hatta bu konuda Karayolları şube müdürü bile, 'Evet buradaki suç benimdir, kamulaştırma yapılmadan bir kazma bile vurulmamalıydı' dedi. Çalışmalar çerçevesinde taş taşıyan kamyonlar taşıdığı büyük taşların araçlardan düşmemesi için hiçbir tedbir alınmadığı gibi yol güzergahında da hiçbir tedbir alınmamıştır. Kamyonların bu şekilde çalışması köy halkının ve özellikle çocukların can güvenliği için çok büyük tehlike oluşturmaktadır. Söz konusu taşların taşındığı köy yolları ve köprüleri, bu ağırlıktaki taşların taşınması için yeterli değildir. Gerekli tedbirler alınmadan fiziken yetersiz yollarda yapılan bu taşımalar Karayolları Trafik Kanununa ve Karayolları Trafik Yönetmeliğine aykırıdır. Yine bu çalışmalar esnasında dere yatağında iş makineleri ve kamyonlar ile yapılan çalışmalar aşırı gürültü sebebiyle rahatsızlık yaratmakta ve köy halkının psikolojisini bozmaktadır. Çalışmalar şikayet edilen şirketler tarafından gece de devam edilmekte olduğundan köy halkı için ayrı bir rahatsızlık vermekte ve devamlı surette aşırı yüksek desibel sese maruz bırakılmaktadır. Bu çalışmalar çerçevesinde köy halkı tarafından kullanılan ve özel kişilerin mülkiyetinde olan birçok teleferik tahrip edilmiş ve kullanılamaz hale getirilmiştir. Yollar sürekli çamur ve yürünemez haldedir. Öğrenciler çamur içerisinden yürüyerek servislerine binebilmektedir. Köyün halı sahasının giriş ve çıkışları bu çalışmalar sebebiyle kapanmıştır, halı saha kullanılamaz hale gelmiştir. Köyde 4 kilometre uzunluğunda, derenin doğu kenarı boyunca ve yüksek bir perde beton yapıldığından; bu 4 kilometre boyunca bulunan batı kenarında bulunan mahalle ve evler olası sel taşkınına açık hale getirilmiştir. Yine bu perde beton sebebiyle köyün mahalle camisi, cami lojmanı, eski okul binası, mahalle değirmeni, köy halkına ait çok sayıda ev ve sebze meyve tarlaları ile ağaçlar sel tehlikesine maruz bırakılmıştır.Dere ve su kenarlarında perde beton ile yapılacak yol çalışmaları hukuka aykırı olduğu bilinmektedir. Ancak Karayolları adına çalışma yaptığını beyan eden şirket dere içerisinde suya beton dökmektedir. Bu nedenle; deredeki tüm canlı yaşamını sona erdirmektedir. Bu ayrıca çok önemli bir suç teşkil etmektedir. Söz konusu derenin doğu tarafındaki taşların sökülmesi ve alınması, perde beton yapılması ile dere ıslahının bir faydası kalmadığı gibi derenin batı tarafı için daha büyük tehlikeler oluşmuştur. Kısacası onlarca iş makinesi ve kamyonla, bir köy, bir yaşam alanı tahrip edildi, yaşanmaz hale getirilmek istendi” dedi.