RİZE: 14 Mart Tip Bayramı nedeniyle açıklama yapan Sağlık Sen Şube Başkanı sorunların çözüm bulması ile sağlıkçıların daha rahat hareket edeceğini söyledi.
Sağlık Sen Rize Şube Başkanı Rıfat Terzi açıklamasında “ 14 Mart 1919’da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin ruhu her daim canlı kalacaktır. Türk Sağlık-Sen olarak gururla ifade etmeliyiz ki biz bu asil ruhun temsilcisiyiz. Türk devletine dışarıda kendini bilmez Avrupa ülkelerinin yaptığı düşmanlıklar, içerdeki hainlerin ülkemizi uçuruma götürme için çırpınışları Tüm milletimizde bu ruhun her daim canlı kalmasının da zaruri olduğunu göstermektedir. Türkiye sevdasını sivil toplum anlayışının baş tacı yapan bizler; ne ülke sevdamızdan, ne ay yıldızlı bayrağımızdan ne de vatan toprağımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bize bu ruhu emanet eden tıbbiyelilerin emanetlerine her zaman sahip çıkacağız. Onların ruhu şad mekanı cennet olsun” dedi.
Şiddet son bulmalı
Rıfat Terzi açıklamasında “ Bizler 14 Martın ruhunu tüm kalbimizde hissederken, ne yazık ki bugün o ruhun temsilcileri doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın karşılaştığı sorunlar vicdanları yaralamaktadır. Resmi rakamlara göre 2015 yılında beyaz koda bildirilen şiddet vakası sayısı 11 bin 318’dir. Sadece bu resmi rakam dikkate alındığında her gün 31 sağlık çalışanı şiddete uğramaktadır. Tutuklu yargılamanın kağıt üstünde kalması, şiddet uygulayanlara hizmet alımı ile ilgili bir kısıtlama getirilmemesi ve şiddete karşı yeterince mücadele verilmemesi nedeniyle sağlıkta şiddet her geçen gün tırmanmaktadır. Sağlık çalışanları can güvenliğinden yoksun bir şekilde hizmet sunmaktadırlar. İş yükü dayanılmaz bir hal almıştır. Bir yılda muayene sayısı 22 milyon artmış, 4 Milyon 770 Bin ameliyat yapılmıştır. İş yoğunluğuna çözüm için planlı bir istihdam politikası hala yürürlüğe konmamıştır. 100 Bin kişiye düşen hekim sayısında OCED ortalaması 339 iken Türkiye’de bu sayı 179’dur. Ebe hemşire ortalamaları da farklı değildir. Böylesine bir personel açığı varken, 250 bine yakında ataması yapılamayan sağlık çalışanının olması da ayrı bir garabettir. Kadro bekleyen tüm çalışanların bu talepleri konusunda da ne yazık ki somut bir adım atılmamıştır.
Mülakatla alım, Tüm görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde mülakatın getirilmesi gibi devlete olan güvenci ve inancı sarsacak, adam kayırma ve torpili yaygınlaştıracak uygulamalara da hız verilmesini görmek üzücüdür. Türk Sağlık-Sen olarak yaptığımız ankete göre çalışanların yüzde 78,9’u aldığı maaş ve döner sermaye ek ödemesinin yeterli olmadığını düşünmektedir. “Sabit ek ödemenin üzerine ne kadar performansa dayalı döner sermaye alıyorsunuz?' Sorusuna ise çalışanların yüzde 39,4’ü performansa dayalı döner sermaye almadıklarını belirtmiştir. Yüzde 17,4’ü 0-100 TL, yüzde 16,6’sı 200-400 TL, yüzde 8’i 400-600 TL ve yüzde 7’si de 600 TL ve üzerinde performansa dayalı döner sermaye aldıklarını belirtmiştir. Emeklilikte geçinemeyeceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 90’ın üzerindedir.
Ortada böyle bir tablo varken çalışanların temel beklentisi olan ek göstergelerin yükseltilmesi, döner sermayelerin artırılarak emekliliğe yansıtılması gibi taleplere sırt dönülmesi kabul edilemezdir. Türk Sağlık-Sen olarak 2017 yılında bu konularda somut adımlar görmek istiyoruz. Sözle değil icraatla bu meselelerin kamuoyunda gündeme gelmesini bekliyoruz.
Dağ gibi sorunlar ortada dururken, en güzel, en yakışıklı doktor anketleri veya övgü dolu kutlama mesajları ile 14 Mart’ın geçiştirilmesini istemiyoruz. Bu seneki 14 Mart’ın farklı olmasını istiyoruz” dedi.