Hayati Akbaş
ARDANUÇ-Ardanuç’ta biri HES, diğeri Taş Ocağı ve Konkasör tesisleri ile ilgili olmak üzere bir gün içinde 2 keşif yapıldı. Ardanuçlular, yaşam kaynağı, varlık nedeni olan suyunu HES’çilere vermemek için, bunun yanında havasını, doğasını ve geleceğini grileştirip, sağlığını tehdit edecek olan taş ocağı ve konkasörleri dava etti. Açılan dava sonrası mahkeme keşif heyeti görevlendirdi.
11 Ekim 2017 Çarşamba günü yapılan keşiflerin ilki Ardanuç Bulanık Deresi 5 Regülâtör HES için yapıldı. Oldukça yoğun bir güvenlik içinde yapılan HES bilirkişi keşfinde Ardanuç Belediye Başkanı Yıldırım Demir, CHP Ardanuç İlçe Başkanı Orhan Aksakal, Derelerin Kardeşliği Platformu üyeleri Elyesse Uygun, Kamile Kaya, Köy muhtarları ve vatandaşlar katıldı. Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen keşifte jandarma tarafından bir süre Ardahan Ardanuç yolu ulaşıma kapatıldı.
Ardanuç, Ardahan Karayolu Tünelinin çıkışından itibaren yapılan keşifte davacılar savunmalarını yaptı. Dava avukatı Halis Yıldırım, burada neden HES’in yapılamayacağını bilirkişi heyetine anlattı. Davacılar da düşüncelerini bilirkişi heyetine iletti.
Burada alınan Yoğun güvenlik önlemleri ise dikkatlerden kaçmadı. Keşfin bir bölümüne sadece davacılar alınırken, Belediye Başkanı Yıldırım Demir, Muhtarlar ve gazeteciler alınmadı. Bunun üzerine Başkan Demir burada yaptığı açıklamada;
“Bugün Ardanuç’ta HES ile ilgili bir keşif var. Şu an Ardanuç, Ardahan Karayolu kapalı, gördüğünüz gibi geçiş verilmiyor. O tarafa sadece mahkemede taraf olan davacı arkadaşlar geçmiştir. Belediye Başkanı, Muhtarlar ve siz basın mensubusunuz geçemediniz. Buradan yüzlerce vatandaşımız geri döndü. Buradan yukarı geçemedikleri için. Bizim bir yaptırım gücümüz yok, ellerimizde bir şey yok. Sadece tarafız. Göz göre göre adını sanını bilmediğimiz kişilere suyumuzu satmışlar, şimdi bu davayı takip etme izni vermiyorlar. Vatandaşın elinden kayıp giden geleceği, suyu birilerine satılmış peşkeş çekilmiş halkın görmesine bile engel oluyorlar. Biz de buradan hukukumuza sesimizi duyurmak istiyoruz. Burada yaşayan biziz, Madem bir keşif var, madem bağımsız yargı keşif yapıyor, vatandaşın, bizim söz hakkımız yok mu? Böyle olursa adaletimiz kör ve topal olur. Biz yinede hukuk çerçevesinde mücadelemize devam edeceğiz. Bize bu dereler, bu coğrafya atalarımızdan emanettir. Bizden sonra gelen nesillere aynı şekilde teslim edeceğiz. Madem bilirkişi keşif yapıyor. Biz burada doğmuşuz, burada büyümüş, burada yaşamışız. Bizim de bildiğimiz önemli şeyler var. Bunları söylemeyelim mi, Bu hakkımız değil mi? ,Artvin için bir yandan diyoruz ki 2 bin 727 bitki çeşidi var, birçok endemik tur var diyoruz. Artvin’de büyük barajlar yapıldı, Köyler su altında kaldı. Bunlar, burada yaşayan insanların kurdun, kuşun, böceğin, karıncanın hakkıdır. HES’ler kabul edilebilir değil. Yapılanları görüyoruz. Türkiye’de hukukun hangi noktada olduğunu görüyoruz. Tekrar edeceğim resmen sularımız satılıyor, bunun mantıksal hiçbir açıklaması yoktur.
Adalet Ve Kalkınma Partisi Artvin Milletvekili İsrafil Kışla’nın daha önce 50 HES’in iptal edildiğini, şimdi de 20 HES’in iptal edilmesi için çalışıldığını ancak bunların hangi HES ve nerelerde olduğu ile ilgili bilgi verilmediğini anımsatan gazeteciler, konuyla ilgili görüşünün sorulması üzerine Başkan Yıldırım, “ Burada 2 şey söyleyeceğim. Birincisi hangi HES’lerin yapılıp yapılmayacağına siyasiler karar veriyor. Hukuk karar veremiyor. Şimdi bu vadideki 5 HES iptal edilen veya edilecekler içinde mi bilmiyorum. Milletvekili iktidarın gücüyle bu kadar HES’i iptal ettirebiliyorsa demek ki kalanları da iptal ettirebilir. İkincisi Ardanuçlu olarak şunu istiyoruz.
Şu ana kadar Artvin’in her ilçesinde 3-5 HES yapıldı. Bu ilçede hiç HES yok. Önerim; Burası bir örnek ilçe kalsın. Bir baksınlar 5-10 yıl sonra HES yapılan yerlerde nasıl değişiklikler yaşanıyor. Bir görelim. Ama bunların çok aceleleri var. Bütün ormanımızı sularımızı madenlerimizi vermek için neden bu kadar acele ediliyor? Beklesinler 5-10 sene farkını görelim. Hiç HES girmem örnek bir ilçe olmak istiyoruz. Hakkımız değil mi? Bu yol 1992 yılından beri yapılıyor. 30 kilometrelik yol tam anlamıyla bitirilemedi. Biz bu yolun açılmasını istiyoruz, bu şekilde kapatılmasını değil. Siyaset yol yapar yol açar. Bu şekilde vatandaşın geçişini kapatıyorsun. Biz Türkiye’nin bütün yolları açık olsun diyoruz. Biz sadece suyumuzu, ormanlarımızı, geleceğimizi, yaşam alanlarımızı korumak için buradayız. Başka bir amacımız da yoktur” denildi.