1937 yılında Çayeli Kaptanpaşa Çukurlu Hoca’da (Gürpınar) doğdu. Ataları Kafkasya kökenli olup, soyadı kanunu öncesi ailesi Boduroğulları diye anılırdı. Babası hukuk ve ilahiyat öğrenimi görmüş, Rize’de on beş sene müftülük yapmıştır.
MÜFTÜ BABANIN TİYATROCU OĞLU
Aydın, yetenekli ve zeki bir çocuktu. Üç dört yaşlarında doğaçlama masallar anlatır, arkadaşlarına dinletirdi. İlkokulu Rize’de okurken, bayramlarda şiirler okurdu. Babasının sürgün dolayısıyla müftülüğü bırakıp köyüne dönmesi üzerine Aydın, tahsil için annesi tarafından Bursa’daki dedesinin yanına gönderildi. Orta ve lise tahsili esnasında, Aydın’ın bütün kültürel etkinliklerine katıldı. Ortaokul yıllarından itibaren şiir, hikâye yazdı, sahne çalışmalarına katıldı.
ÇAYELİ’NDE TİYATRO TOPLULUĞU KURDULAR
Aydın, liseden sonra yedek subay olarak askere gitti. Askerliğinin ardından memleketine döndü. Dursun Ali Sarıoğlu ile tiyatro çalışmalarına başladılar. Çayeli’nde kurdukları topluluklarla Kamp 17, Duvarların Ötesi, Güneşte 10 Kişi, Pusuda gibi oyunları sahneye koydular. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. Üniversitedeyken hem Bomanti’de bakkalcılık etti, hem de tiyatro oynayıp çeşitli oyunları sahneye koydu. Dursun Ali Sarıoğlu ve bir kaç arkadaşıyla birlikte Çayeli Dergisi’ni çıkardı. Bir süre iş hayatında bulundu. Ancak sanatla ilişkisi hep devam etti. Kitapçılık, mobilya pazarlamacılığı, reklam metin yazarlığı yaptı.
TÜRKİYE’NİN GÜLEN YÜZÜYDÜ
1970'li yıllarda Dostlar Tiyatrosu'nda çalıştı. 1973'te İstanbul'dan milletvekili adayı oldu, kazanamadı. 1975 yılında Afşin Elbistan Termik Santralı inşaatında idare Amiri olarak çalıştı. Aynı yıl İstanbul'a dönerek Levent Kırca'nın kurduğu Hodri Meydan Kültür Merkezi'nde müdür ve oyuncu olarak görev aldı. Bu görevini 1985 yılına kadar sürdürdü. Tüm oyunlarda rol aldı. İstanbul Sanat Tiyatrosu'nda müdür ve oyuncu olarak görev aldı. Metin Yazarı olarak çalıştı. Dostlar Tiyatrosu'nda Genco Erkal ile beraber "Düşmanlar ve 403 kilometre" adlı oyunda rol aldı. Ayrıca bu dönemlerde birçok sivil toplum kuruluşuna maddi ve manevi destek verdi. 1989'da ise Işık Film'de görev alarak tekrar sahnelere döndü. "Nema Bankası" adlı oyunda rol aldı. Ardından televizyona yöneldi. TRT dizisi "Kurtuluş" ve "Suikast" ile daha sonra "Umut Taksi" dizilerinde rol aldı. 1991 yılında tekrar Dostlar Tiyatrosu'na döndü. Son yıllarda birçok sinema filmi ve TV erlerinde rol aldı. "Mutlugiller" adlı dizinin beş bölümünden sonrasının senaryosu da kendisine aittir. 1994 yılına kadar birçok sinema ve televizyon filminde Aydın Tolan'ı izledik. 1994' den sonra Beşiktaş Kültür Merkezi oyuncularına katıldı. Önce "Otogargara"da rol aldı, ardından "Bir Demet Tiyatro" adlı yapımın sevilen karakterlerinden "Laz Bakkal" rolünü üstlendi. Yıllarca pek çok yapımda rol almasına rağmen, geniş kitleler tarafından bu rolle tanındı. 1989’da ilk kalp ameliyatını oldu. 1997'de ikinci ameliyatını geçirdi. Başarılı bir operasyon olmasına rağmen, bir takım aksilikler peşini bırakmadı. Birkaç kez hastaneye geri dönmek zorunda kaldı. 10 Eylül 1997 günü geçirdiği kalp krizi ile hayata veda etti. Aydın’ın iki oğlundan Server, tahsilini yeni tamamladı. Sermet ise özel şirkette başarılı bir yöneticidir. Ağabeyi Ayhan Tolan değerli bir doktorumuzdur.
ARDINDAN NE DEMİŞLERDİ
Yılmaz Erdoğan: Onu sizlerle kelimelerle tarif edemem çünkü Yılmaz Erdoğan’ı var eden “Mükremin”i onun eseridir. O benim babam, ağabeyim, dostum, kardeşim, benim her şeyim... Ben şu anda kolumu, bir tarafımı kaybetmiş durumdayım. Demet Akbağ: Benim gözümde beyefendi, kibar ve çok dürüst bir insandı. O bizim her şeyimizdi. Fikir babamız. Onunla tiyatroda oyun sahnelemek çok kolaydı, sanki daha önce o oyunu oynamış gibi hareket ederdi. Sinan Bengier: Benim espri kaynağım gitti, her sabah işe geldiğimde ilk önce birbirimize espri ile takılırdık. Dursun Ali Sarıoğlu: Sevgili hemşerim, aynı ilçenin çocuklarıydık ve aramızda bir dağ, bir dere vardı. Bizler çok zor şartlarda yetiştik, çok zor günler yaşadık ama hak ettiğimiz yerdeyiz. Ali Fuat Albayrak: Kırk senelik dostumdu. Kırk sene bir defa birbirimizi üzmeden geçen zaman içinde iş ortaklığı, Dalyan'da kayık sefaları, gece yanlarına kadar süren sohbetlerimiz, giyecekleri bile paylaşacak kadar samimiyetimiz ve paylaştığımız sırlarımız vardı. Zeki Alasya: Türk tiyatrosu büyük bir insanı kaybetti.
Şiirlerinden
Ve bir gün;
gecenin sessizliğine uzanan kılıç, evreni ıslattı. Gündüz kan oldu. 1957 Bursa
Şöhret.
Yaşamak güzeldi, insanlar güzeldi; ben kötü oldum, öldüm. Etimi beğendiler, adımı beğendiler. Ebedileştirdiler. Bursa
Rahmetle anıyorum.
Fatih Sultan KAR / İST.