Kazım Koyuncu şarkıları, duruşu ve yüreğiyle gönüllerde iz bıraktı. Onun ardından kaleme aldığım “Kazım’ı rahat koyverun” başlıklı yazımın sonunda “Kazım Koyuncu müziği, müziğimize, kültürümüze katkıları ve söylevleriyle sadece Karadeniz’le sınırlı kalmadı, Anadolu’nun ülkemizin dört bir yanına ulaştı ve halkın gönlünde yer edindi. Bırakın halklar onu gönlünce yaşatsın. Kimse Kazım’ı tekeline almaya çalışmasın. Kazım’ı rahat koyversun” demiştim.
Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından Yunanistan Ulusal Televizyonu ülkemizin acısını Kazım’ın şarkısıyla paylaştı. 21 Aralık 2005 tarihinde Filiz Acar arkadaşım ile birlikte kendisiyle yaptığımız söyleşide depremler ve doğal afetlerle ilgili söyledikleri yeniden gündeme geldi.
*Bana diyorlar, “Sen çok mütevazı bir insansın” filan diye. Aslında hiç de mütevazilikle açıklanabilecek bir şey değil. Hayat zaten ne olabilir ki. Hava aynı hava. Bir yerde biraz kirli, biraz temiz vs. Yağmur ya da güneşli. Hayat bir hayat yani. Bunun için de çok fazla artistliği gerek yok. Bir hayat yaşıyoruz. Ben de başka biri olmak istemiyorum ki. Yıllar önce şarkımda söyledim. “Ben sadece ben olmak istiyorum” diye bir şarkı yaptık yani.
*Örgütsüzdük kader gibi bir şey oldu Türkiye’de. 80 sonrası iki kişinin ortak bir şey yapması suç sayıldı.
*Dünyanın hiçbir yerinde yoktur böyle bir şey. Öyle kocaman bir sahili yol yapmak için dolduruyorsunuz. Ya salaksınız, Geri zekâlısınız, ciddi anlamda zeka sorununuz var ya da siz çok kötü niyetli insanlarsınız. Ya da milleti salak yerine koyuyorsunuz. İkisi de çıkıp kavga etmek için yeterli bir sebeptir. Bu sahiller geri gelmeyecek.
*Karadeniz’de yaşayan insanların da çok büyük kusurları var ama politikacıların ve bürokratların suçu daha büyük. 2001 yılında memlekete gittiğimde çöplerin dereye döküldüğünü gördüm. Çöp dökecek yer yoksa gidin eylem yapın, belediyeye başvurun. Çöp şeyi yapsınlar, bir şey yapsınlar. İnsan çöpünü 2 metre yanına koyar mı ya...
*Heyelanlar oluyor. Bu kader mi sanki. Deprem oluyor da bu kader miydi? Aynı şiddette başka yerde oluyor da iki kişi bayılıyor da bizde 20 bin kişi ölüyor. Bizim heyelandan her yıl bir sürü insan ölüyor, bir sürü toprak gidiyor, yok oluyor. Bu kader mi? Değil. Bu sizin kötü niyetle ve beyinsizlikle yaptığınız çeşitli politikalarla imara açılan yerler. İşte dereleri baraj yapma kaygılarınız bir şeyler, bir şeyler... Peki kim ne kazanacak buradan? İnsanın geleceğiyle oynuyorsunuz. Sizin kısa vadede kazanacağınız birkaç milyon doların karşılığı milyonlarca insanın geleceği. Bütün bunlara karşı çıkmak için ne peygamber olmaya gerek var, ne filozof, ne sanatçı. Hiçbir şey olmaya gerek yok. Sadece gören bir çift göz yeterlidir.
*Devlet niçin var? Devlet modern toplumda benim için var. Topluluk için değil, bütün halk için de değil. Ayrı duranlar için, daha marjinal duranlar için, hayatı tehlikede olanlar için devlet vardır. Türkiye’de her şey devlet için.
Fatih Sultan KAR / İST.