• 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    23 Kasım 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

Ölümünün 87 yılında EMİCE

- Milli kahraman 10 yıl kaldığı Sibirya hapishanesinden 1917 yılında kaçarak kurtuluş komitesine katılıp milli mücadelede önemli görevler aldı.

Ölümünün 87 yılında EMİCE

İpsiz Recep’in dedesi Emiralioğullarından Abdullah, babası Hüseyin, anası Cemile’dir. Nüfus kaydına göre 1862, yaşıtlarının ifadesine göre 1855 yılında doğdu. Doğum yeri Rize şehir merkezi doğusunda eski adı Haldoz olan Portakallık mahallesidir.
Gençlik yıllarında o zamanın yörede en geçerli mesleği olan denizciliğe yöneldi. Edindiği bir taka ile Rize’den Rus sahillerine mandalina, limon ve portakal götürür, oradan da Rize’ye gaz yağı, tuz, mısır, şeker, un gibi gıda maddeleri taşırdı. Bu arada yolcu taşıdığı da olurdu. Gençlik yıllarından beri çevresinde mücadeleci ve kabadayı olarak bilinen bir şahsiyetti. Ata binmekte, nişancılıkta çok maharetliydi, tüfeğini omzunda değil kucağında taşırdı. Attığını vuran keskin bir nişancıydı. Eli çok açıktı.

      Neden İpsiz lakabı aldı

 Portakallık Mahallesi’ndeki malının bir kısmını satıp cezaevinde sıkıntı çeken arkadaşlarına, kalan kısmını da mezarlık yapılması için camiye verdi. Böylece malsız mülksüz kaldığından halk kendisine “İpsiz” lakabını taktı. Mücadeleci ve savaş adamı olması yanında ahlakî kurallara, dinî ve manevî değerlere bağlıydı.

    10 Yıl Sibirya cezaevinde yattı
Batum’da bulunduğu sırada oradaki Ermeniler ile arasında geçen bazı hadiseler nedeniyle tutuklanıp Sibirya da hapishaneye gönderildi. 1917 yılına kadar 10 seneye yakın hapis yatan ve taş ocaklarında çalıştırılan Recep, bir yolunu bulup buradan firar etti ve önce Batum’a, sonra da Rize’ye geldi. İpsiz Recep’in Rize’ye gelişi 1917 yılı sonbaharına rastlar. Bu dönemde Rize Rus işgali altındaydı. İşgale karşı Rize’de halkın haklarını korumak ve Rus’larla ilgili bilgileri Osmanlı ordusuna ulaştırmak için “Kurtuluş Komitesi” adlı gizli bir örgüt kurulmuştu. İpsiz Recep’te bu komiteye katıldı.
Gerek Rus işgali döneminde, gerekse 2 Mart 1918’de gerçekleşen Rus’ların çekilmesinden sonra bölgede büyük bir otorite boşluğu oluşmuştu.

                Milletin Emice si oldu

Eşkıyalık, soygun, gasp, adam öldürme gibi asayişsizlik olayları almış başını gidiyordu. İpsiz Recep, bu sırada çevredeki komşu delikanlılardan oluşan 5-6 kişilik çetesiyle eşkıyalarla mücadele ediyor ve eşkıyaların mahallelerine girmelerine engel olmaya çalışıyordu. Çevresinde bulunanlar ona “Emice” derdi. O çevresindeki herkesin anası ve babası gibiydi. Adil ve disiplinliydi. Çetedeki “Emice” tabiri yaygınlaştı ve halk da onu bu şekilde anmaya başladı.

     Çeteleri kurdu
Mondros mütarekesinden sonra çeşitli bahanelerle ülkemizin düşmanlar tarafından işgale başlanması, ülkemizdeki Rum ve Ermeni azınlıkların şımarmasına ve kurdukları çetelerle Türkleri soymaya, haraç almaya, Türk askerlerini döverek silahlarını almaya cüret etmelerine sebep oluyordu. Bu sırada İpsiz Recep Sarıyer’e giderek güvenilir arkadaşlarını toplayarak düşmanlar ile mücadele etmeye karar verdi. Güvendiği arkadaşları ile kurdukları Kuvâ-yı Milliye çetesiyle Sarıyer Domuzdere’de Domuzdere çetesini, Boğaz’da Andon çetesini, Kartal ve Paşaköy’de Rum çetelerini ortadan kaldırdılar. Yine İpsiz Recep müfrezesine bağlı olarak çalışan gruplar Beykoz ve İstanbul’un muhtelif yerlerinde bulunan İngiliz işgal kuvvetlerine saldırılarda bulunup yıldırma hareketlerinde bulundular.
İngilizlerin desteği ile Yunanlıların Batı Anadolu’yu işgale kalkışması ve Sakarya dolaylarına kadar gelmesi üzerine İpsiz Recep Şile’ye, oradan da Kefken Adasına geçti. Bunu haber alan birçok genç, Rize ve İstanbul’dan gelerek İpsiz Recep’e katıldı. Zaman zaman sayıları 600-700 ve nihayet 1800’e kadar çıkan gönüllülerle Kuvâ-yı Milliye adına hareket etmeye ve düzenli orduyla birlikte savaşa katılmaya başladılar.

     Milis Yüzbaşı rütbesi verildi

 İpsiz Recep’e Sakarya Sevâhili Kumandanı ünvanı ile Milis Yüzbaşı rütbesi verildi. Kendisine 50 lira maaş bağlandıysa da o maaşı almayıp çetenin mutfağına, savaştan sonra da yarısını Kızılay’a bağışladı.
Sayısı artan ve etkili bir güç haline gelen İpsiz Recep, çetesinin karargâhını Karasu İncili Mahallesi’nde kurdu. Düzenli ordunun kuruluşu üzerine Kocaeli grubuna iltihak edince çete adı kaldırıldı ve “Orhan Gazi Müfrezesi” adını aldı. Müfreze İzmit’in kurtuluşundan sonra Ali Fuat Paşa’nın emrinde Eskişehir’de mücadelede bulundu. Abaza, Çerkez ve Ermenilerin de katıldığı Yunan kuvvetlerini Kavaklı köyünde perişan edip, Abaza çete Reisi Seyit’i öldürdüler, daha sonra da Yunan kuvvetinin Keskin’deki karargahını bastılar.
İpsiz Recep çetesi İstanbul’dan Anadolu’ya gerek silah, gerekse insan nakli konusunda da mühim roller üstlendi. Yeni kurulan milli orduya katılmak isteyen subayların ve Ankara’ya ulaşmak isteyen aydınların güvenli olarak Anadolu’ya geçişi, düşman işgalleri ve iç isyanlar nedeniyle önemli bir mesele haline gelmişti. Stratejik bir geçiş yeri olan Sakarya dolaylarında mühim bir güce sahip İpsiz Recep çetesi, bu konularda da roller üstlendi. Kuvâ-yı Milliye’nin silah ihtiyacı için de İstanbul’daki silah depolarından çıkarılan cephanenin Anadolu’ya sevkıyatı gerekiyordu. Bunun için İpsiz Recep ve adamları Rumelifeneri’ne gelir, burada İstanbul’daki silah depolarından gizlice çıkarılmış cephaneyi yükleyerek Karadeniz sahilleri yoluyla Anadolu’ya ulaştırırlardı.

     Karasuda çetesini dağıttı
İpsiz Recep’e Büyük Millet Meclisi adına teskere verme yetkisi verilmişti. 1923 yılına kadar Karasu’da kalan Recep, savaştan sonra herkesin teskeresini vererek çetesini dağıttı. Çetesinde bulunanlar da askerlik görevini yerine getirmiş sayıldılar. Bunlardan birçokları kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilerek maaşa bağlandılar .
İpsiz Recep savaş sonrası önce Karasu’nun Kızılcık Köyü’ne daha sonra da Sakarya Nehri kıyısında Yenimahalle’ye yerleşti. Burada yaptırdığı iki katlı evinde sakin bir hayata çekilen Recep, 5 yıl Yenimahalle’deki evinde yaşadıktan sonra 11 Haziran 1928 tarihinde burada vefat etti. Karasu Ulu Camii yanında bulunan merkez mezarlığına defnedilen İpsiz Recep, halk tarafından o kadar benimsenmişti ki, o yıl Karasu’da doğan erkek çocuklara “Recep” adı verildi.
İpsiz Recep’e rütbe ve madalya verildiği zaman “Ben imza atmayı bilmiyorum, madalya için savaşmadık, topraklarımızı, vatanımızı kurtarmak için savaşıyoruz, bu toprakları gâvurdan kurtarmak için boğuşacağız” demiş ve madalyayı almamıştı. 15675 sayı ve 23.9.1929 tarihli İstiklâl Madalyası, ölümünden sonra eşi Nadire Hanım’a verildi.
Bugün Rize’de 2000 yılında yapılmış bir İpsiz Recep büstü, Portakallık Mahallesi Camii’nin batısında da İpsiz Recep adlı bir sokak bulunmaktadır. Karasu Yenimahalle’de ve Kandıra’da İpsiz Recep adlı caddeler bulunmaktadır.
1965-1966’lı yıllarda “İstiklal Savaşı Kahramanlarından Milis Yüzbaşısı İpsiz Recep’in Kabrini Yaptırma Derneği” adıyla bir dernek kuruldu. Bu derneğin öncülüğünde toplanan yardımlar ile İpsiz Recep’e bir anıt mezar yaptırıldı. Mezarın Latin harfli kitabesinde “Kurtuluş Savaşı Kahramanlarından Milis Yüzbaşı Recep Reis (İpsiz Recep) Rize Portakallık Mahallesi’nden Emiralioğullarından Hüseyin Oğlu 1862-1928” yazılıdır. Allah rahmet etsin... Vefatının 87. yılında Rizeli Milli Mücadele Kahramanı İpsiz RECEP emiceyi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.

 

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE