• 27 Kasım 2024 Çarşamba
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    27 Kasım 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

Özel sektör Çaykur’un fiyatının üzerine bile çıkabilir

Tek istediğimiz devletin sektörde sık ve adaletli denetim yapmasıdır -Çay sahtekârlığında para değil, kapatma cezası verilmeli -Gürcüler çaylıkları mahvettiler. Kendi çayımızı kendimiz toplayacak imkâna sahibiz. Yılda 100 milyon dolar da bize kalır.

Özel sektör Çaykur’un fiyatının üzerine bile çıkabilir

2020 ürünü çay alım ve işleme kampanyasının başladığı bugünlerde, sektörle ilgili açıklamalar ve değerlendirmeler kamuoyunu meşgul ederken, sektördeki en eski özel sektör kuruluşlarından olan Gürçay’ın yönetim kurulu başkanı Hayrullah Öztel, ilginç ve bir o kadar da dikkati çeken açıklamalarda bulundu.

“Hasat ile ilgili devletin aldığı tedbirler yerinde. Hiç uzatmaya gerek yok. Kendi çayımızı kendimiz toplarız. Eskiden böyle idi. Biz bahçeye giriyor, yaprağı biz kesiyorduk. Hem de Şimdi de hep birlikte keseceğiz. Tembellikten kurtulacağız. 100 milyon dolar da bize kalacak. Hem de Gürcülerin çaylıklarımızda yarattığı hasardan da kurtulmuş olacağız” diye başlayarak değerlendirmelerde bulunan Hayrullah Öztel, “Hava şartları birinci sürgünün olgunlaşmasında gecikme yarattı. Bu da belki de bazı kesimlerde oluşan 4’üncü sürgün çayı ortadan kaldırır” dedi.

Hayrullah Öztel’in fiyat ile ilgili değerlendirmesi ise şöyle:

“3.27 TL olarak açıklanan ve üzerine konan 13 kuruş ile birlikte kilosu 3.40 kuruşa varan fiyat çok iyidir. Devlet çay piyasasında sağlık ve sahtecilik açısından gerekli denetimleri yapsın, özel sektör ÇAYKUR’un fiyatı olarak açıklananın bile üzerinde bir bedelle yaş çay yaprağı satın alabilir.”

Sektörde Çaykur’un varlığının inkar edilemeyeceğine dikkat çeken Hayrullah Öztel; bu konuda şunları söyledi:

 “Çaykur, çay yöresi insanını adeta tembelliğe alıştırdı. Kampanya döneminde özel sektör yeri geldiğinde işçiliği ÇAYKUR ile aynı eşit ücret ödemesine rağmen, insanlar bu kurumu tercih ediyor. Çünkü özel sektörde gerçek manada çalışma var. Çaykur’da ise adeta yatarak bu işi yapma var.

Şöyle bir şey olur mu? Kendi evinde 2 oğlu, 2 gelini olan adam, Çaykur’da işçi olarak çalıştığı için 3 ton çayını kendi evindekilere toplatmıyor, ya da toplatamıyor. Dışarıdan işçilik alarak bunu yaptırıp, daha az kazanç sağlıyor. Böyle bir şey olur mu? “

-Gürcüler sorun idi. Bahçede çay kalmaz

“Son yıllarda Gürcü işçi tutup toplatmak bir hobi haline getirilmişti. Komşusunun çaylığını Gürcüler topluyor diye, kendisi de aynı yolu tercih ediyordu. Çay kesme işi bize kalınca belki iş biraz yavaşlayabilir. Ama bu bile avantaj olacaktır. Çok hızlı toplama işi aksayacağı için, üretici yaprağı daha kontrollü teslim etme imkânını yakalayacaktır. Bu da özel sektörün kapısına kontrollü gidip,  ürününü daha iyi fiyattan, hatta Çaykur’un fiyatının üzerinde bir bedelle, hatta peşin satabilmeye de kavuşacaktır” diyerek devam eden Hayrullah Öztel; “Bu yıl bahçede, dalda çay kalmaz. Yaş çay yaprağı rekoltesi geçen yıl 1 milyon 500 bin ton civarında gerçekleşmişti. Bu yıl ise yaklaşık 1 milyon 300 ton olur” diye konuştu.

-En büyük sorun devletin denetimsizliği

Çay piyasasında en büyük sorunun denetimsizlik olduğunu üstüne basa basa söyleyen Hayrullah Öztel;  “Sorun devletin denetim görevini tam olarak yerine getirmemiş olmasıdır. Bu denetimsizlik glikoz ve karbonatın çay çöpü ile karıştırılması ile sahte çay üretimine neden oluyor. Böylelikle hem halkın sağlığı tehdit edilmiş olunuyor, hem de piyasadaki dürüst çay sanayicisi haksız rekabet ile karşıya kaldığı için sıkıntıya düşüyor” dedi.

Hayrullah Öztel’in açıklamaları şöyle: Her zaman ifade ettiğimiz gibi, çöpten çay yapımı önlensin. Çay atıklarına glikoz ve karbonat katılarak “Beş dakikada tavşan kanı” denilerek piyasaya sürülen maddelerin çay diye satılmasının önüne geçilsin. Devlet bunun için fabrikaları, firmaları çok iyi denetlesin. Toplum sağlığı korunsun, haksız ekonomik rekabetin önüne geçilsin, özel sektör olarak başka bir şey istemiyoruz. Zaten piyasada yer alan paketleme hacmi 2-3 bin tonun üzerinde olan topu topu 15 firmadır. Devlet bunlar üzerinde gerçekçi manada bir denetim de bulunsun çaydaki bu sorun da biter. Hep sahte çayı üretene değil, biraz da pakete koyana bakmak lazım.

 

Geçtiğimiz aylarda Tarım ve Orman Bakanlığı piyasada taklit ve tağşiş ürünlerle ilgili denetim ve tespitte bulundu. Ama bu neye yaradı? Aynen devam edenler o kadar çok ki. Adam bu sistemle 100 ton çayda 1 Milyon lira kazanıyor. 40-50 bin TL ceza verse ne olur? Halk sağlığının söz konusu olduğu yerde, bu sahtekârlığa başvuranların sadece para cezası ile kurtulması zaten başlı başına bir garabettir. Ticaretten men ve kapatma cezaları uygulanmalıdır.

Türkiye 250-260 bin ton siyah kuru çay üretiyor. Tüketim ise 300 bin ton civarında. Dışarıdan kaçak çay girişi yok denecek kadar azaldı. Ama çay çöpünden imal edilen sahte çay miktarı ise 25-30 bin tona kadar yükseldi.

Çayda kaliteyi yakalamamız şarttır. Bunun yolu da kaliteli yaş çay yaprağı almakla olur. Bu işin başını çekecek olan da Çaykur’dur. Çaykur kendisine

“Son yıllarda Gürcü işçi tutup toplatmak bir hobi haline getirilmişti. Komşusunun çaylığını Gürcüler topluyor diye, kendisi de aynı yolu tercih ediyordu. Çay kesme işi bize kalınca belki iş biraz yavaşlayabilir. Ama bu bile avantaj olacaktır. Çok hızlı toplama işi aksayacağı için, üretici yaprağı daha kontrollü teslim etme imkânını yakalayacaktır. Bu da özel sektörün kapısına kontrollü gidip,  ürününü daha iyi fiyattan, hatta Çaykur’un fiyatının üzerinde bir bedelle, hatta peşin satabilmeye de kavuşacaktır” diyerek devam eden Hayrullah Öztel; “Bu yıl bahçede, dalda çay kalmaz. Yaş çay yaprağı rekoltesi geçen yıl 1 milyon 500 bin ton civarında gerçekleşmişti. Bu yıl ise yaklaşık 1 milyon 300 ton olur” diye konuştu.

En büyük sorun devletin denetimsizliği

Çay piyasasında en büyük sorunun denetimsizlik olduğunu üstüne basa basa söyleyen Hayrullah Öztel;  “Sorun devletin denetim görevini tam olarak yerine getirmemiş olmasıdır. Bu gelen kalitesiz yaprakları almaz ise sorun hemen çözülür.

Özellikle son yıllarda Gürcülerin sadece tarlada çok miktarda çay toplayıp, çok daha fazla para kazanmak heveslerine Türk çayı adeta mahkûm edildi. Gelişigüzel toplama işlemi ile Türk çayının kalitesi çok düşürüldü. Ne yazık ki, bu çaylar Çaykur’un kapısından geri döndürülmedi, aksine içeri alınıp makineye atılıp kuru çay yapılmaya çalışıldı.

Çaykur’un işçilikte özel sektörün nerede ise 3-4 katı maliyet fazlası var.

Bu da yetmezmiş gibi, geçen yıl Çaykur yetkilileri, “Özel sektöre vermeyin. Çayınızı biz alacağız” dediler. Bu da çayın kalitesini olumsuz etkiledi.

Gelişi toplama işleminin ortaya çıkardığı çay çöpleri sektörde büyük bir sorun haline geldi. Bu şekilde glikoz ve karbonat ile fırınlanarak piyasaya “kuru siyah çay” diye sunulan, sokulan çöplerden imal edilmiş bu çaylarla ilgili gerekenin yapılması lazımdır. Bunları sadece özel sektöre mal ederek çözüm aranması doğru değildir. Bu konuda Çaykur ve özel birlikte hareket ederek, gerekeni yapmalıdırlar.

Tekrar ediyorum!

Kurtuluş, devletin sektörde resmi özel ayrımına gitmeden sıkı denetim yapmasındadır. Bu denetim özel sektörde de kaliteyi getirecektir. Getirmek için gereken yapılmaz ise, korkarım ki bunun sonucu marangozdaki talaşlardan sahte çay yapmaya kadar gidecektir. Devletin yapacağı gerçek manada denetim ile Türk çayı kurtulur

 

 

 

 

 

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE