RİZE: Dolgu alanı üzerinde daracık alanlarda yapılan çok katlı binaların demir ve beton aksamının tamamen çöktüğünü belirten Murat Avcı tehlikenin büyüklüğünden bahsetti.
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Avcı şehrin dolgu alanı üzerinde yapılan çarpık yapılaşma ile birlikte küçücük parsellere yapılan büyük binaların tehlike arz ettiğini belirterek “ Küçük parsellerde bitişik binalar yapıldı, otopark ve yeşil alanlar unutuldu. Maddi kaygılar yüzünden 2 katlı binalar 3 katlı, ardından 5 ve 8 kata kadar çıktı, önce çevre kirliliği ön plana çıktı ve çarpık yapılaşma oldu. Yeni imar planı yapılacak. 1,5 yıl daha sürecek. Daha çok parseller birleştirip yeni yaşam alanları ve bundan sonra yapılacak binalarda otopark yeşil alan bırakılacak imar planı yapılıyor. Bu imar planıyla Bu yöreye uygun nezih binalar yapılacağını umuyoruz. Yapılarımızın birçoğu kontrolsüz yapılar. Bizim şanssızlığımız 3,5 km bir dolgu alanında kurulması. Kurduğumuz alan maalesef deniz. O zamanki tekniğe göre kalfa zihniyetiyle yapılmış. Siyası iradenin aldığı kararla 3 kat olan yapılar 8 kata kadar çıkarılmıştır. Tuzlu suyla binayı ayırmadık. Temellerimiz ve bodrum katlarımız tamamen tuzlu su etkisine kalmıştır. Gittiğimiz binalarda bu etki 12 kata kadar çıkmaktadır. Hep gözle hem deneyle gözlemlediğimiz binalar var. Elle betonun ve demirin kırıldığı binalar var. Bazılarında çimento aradan çıkmış karbon kayası haline gelmiş” dedi.
İzolasyon sonradan geldi
Avcı “ Son yapılan binalarda arkadaşlarımız izolasyon teknikleri uyguladıklarından daha bilimsel yöne kaymaktadır. Yeni alanlar kazanılıp daha modern binalar yapılması lazım. Çok izafi birey ama sahildeki binaların %50 fazla bu şekildedir. Dolgu alanındaki binaların Depremde binalar dönme hareketi yaparak yıkılacağından bu binaların bir bine bitişik olduğundan o olaydan fazla etkilenmez. Pişirip pişirip tekrar ediyor gibi olmasın bu, bunun unutulmasını istemediğimizden dolayıdır. Belediye bloklarının yıkımı konusunda toplantılar yapıldı. Vatandaşın bu olaya biraz daha yapıcı olması gerekir. Toki veya devletin kurumları ile hem devletimiz kazanarak ortak bir yol bulunarak bu binaların bir an önce çözülmesi gerekir.
Sahil dolgu alanı 70 cm daha şehir merkezine göre yukarda. Yolu deniz koduna göre hesapladılar. Şehir koduna göre hesaplamadılar. Yolu sahilden geçirmek yanlıştı. Fakat firmaların tek eline bırakıldığından bu tip sorunlar çıkıyor. Karayolları ulaşımı sağlamakla sorumludur. Ama şehircilik anlamında plan projeyi belediye yerine getirmesi gerekmektedir” dedi.
Azotlu gübre toprağı bozdu
Heyelanlar çay ve gübre ile başlıyor. 1940 çay gelince dik %70 eğimi olan bu alanlardaki ağaçları keserek çay bitkisi dikildi. Çay kökü 80 cm. verimi arttırmak için Azotlu gübre kullanmaya başladık. Haliyle toprağı balçık haline getirdik. Siyah zar gibi bir tabaka oluşturdu. Bu tabaka suyun alt tarafla iletişimi kesti. Köklerin aşağıya inmesini engelledi. İnsanlar çay i ekmiş, ağacı kesmiş, sonra komşusundan izin alarak kontrolsüz birer yol yapmış. Sonrada bu kontrolsüz evler yapıldı. Bu topraklara kanalizasyon bulaşık suları yağmur sularını da bol topraklı bu arazilere akıtıldı. Haliyle aşırı kurak giden havalarla 80 cm bu seviye kuruyor. Meteorolojik durum nedeniyle bir anda yağmur yağıyor. Bir anda kesiyor. 100 km bir alan içerisinde bu tip heyelanlar kaçınılmaz oluyor. Çözüm olarak organik gübreye geçilecekse çay bitkisinin altında toprağı kazmak gerekir. Toprağın havalandırılması lazım. Arazilerimize sahip çıkmalıyız. Herkes bir şekilde çalışmayı öğrenmeli.
Muhtarların izni ile köylerde evler yapılabilir. Birde yetkili kuruluşlardan da izin alınması gerekir. Plan proje yapılarak yapılır. Meslek odası olarak isteyen vatandaşlardan arazileri incelenmektedir. İzinsiz yapıların önüne geçmemiz lazım. İzinsiz yapılara su elektrik bağlanmaması lazım” dedi.
