Hamit Oral; Yöneticiliğe 1965 yılında Rizegücü kulübüyle başladı. Rize İl Futbol Ajanı olarak görev yaptı. Rizespor yönetim kurullarında ilk kez 4 Eylül 1973 tarihinde yapılan kongre Reşat Uçak başkanlığındaki yönetimde Genel Sekreter olarak görev aldı. Son olarak da Fehmi Ekşi başkanlığındaki yönetimde (1985-86) görev adı. Bu süreçte gece dün demeden Rizespor için mücadele verdi. Rizespor’un peşinde üç yüz elli bin kilo metrenin üstünde yol kat etti. Bizden tamam artık birazda başkaları elini taşın altına koysun dediği anda kapanmakla karşı karşıya kalan Rizespor Kulübüne Başkan oldu. Geçmişi andıkça “Ne gönül bağı, ne azimmiş, koca yıllar” diyen Hamit Oral ağabey ile yöneticilik hatıraları üzerine söyleştik. Ortaya acısıyla tatlısıyla maneviyat yüklü Bir Rizespor hikâyesi çıktı.
HER ŞEY RİZEGÜCÜ İLE BAŞLADI
Rize ilinin sporunu hizmetiniz nasıl başladı?
1941 yılında Rize’de doğdum. Mahalle aralarında, okulda sporla ilgileniyordum. Rize Gücü Kulüp Başkanı Hamza Demirel’in isteğiyle 1965 yılının Mayıs ayında Rize Gücü takımında yönetici oldum. 1966 yılında şampiyon olduk. Bölge maçlarında Ahmet Suat Özyazıcı’nın de yer aldığı Trabzon İdman Ocağıyla maçlar yaptık.
RİZE’NİN FUTBOL AJANI
Rizespor’un profesyonelliğe geçiş sürecinin içinde yer almışsınız
1968 yılında Vali Nezih Okuş beni Rize ili Futbol Ajanı yaptı. O zamanlar Fener Gençlik, Güneşspor, Rizespor, Rize Gücü ve Enver Sipahi’nin önderliğinde Çayelispor takımları vardı. Stat yapılınca takımların sayısı arttı. Rizespor’un kuruluş sürecinde yapılan toplantılara hep iştirak ettim. Rizespor kuruluşu sürecinde bütün takımlar birleşecek sandık. Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak açıklamasıyla üç takımın birleşmesiyle Rizespor’un kurulacağı netleşti. Zaten Rizespor faal bir takımdı. Güneşspor ve Fener Gençlik de dâhil olunca Rizespor kuruluyordu. Bizim kulübümüz Rize Gücü ve Çayelispor olayın dışında kaldı.
RİZESPOR’UN LİGLERE KATILIŞI BAYAĞI MEŞAKATLI OLDU
Şimdi ki Rize Belediyesinin yer aldığı yerde üstü sinema olan dükkânlar vardı. Orda Günespor Kulübü’nün lokali vardı. Rize’nin önemli isimleri orada toplanırdı. Mehmet Ali Mataracı orayı Güneşspor Kulübü adına çalıştırırdı. Bende gider orada otururdum. Rizespor’un kuruluş toplantıları hep orada gerçekleştiğinden Mehmet Ali Mataracı ve ben hep gelişmelere tanık olduk. Daha sonra o lokali Metin Sina Kan işletti.1967 yılında bizi stadınız yok diyerek lige kabul etmediler. Maçları Trabzon’da oynayalım önerisinde bulundum. Bu görüşüm destek bulmadı. 1968 yılına kaldık. İkizdereli müteahhit stadı bitirince (hatta koşu pistleri bile tam yapılmamıştı) lige öyle başladık. Bize ikinci lig sözü verilmişti. Lige ikinci ligden başlayacaktık. Bu söze durulmadı. Vali Nezih Okuş’unda ikazıyla üçüncü ligde başladık. İlk yönetimde Başkan Bahattin Coşkun, Asbaşkan İsmail Ömeroğlu, Genel Sekreter Metin Akmehmet, Mehmet Ali Mataracı, Mustafa Özkan, Muharrem Kürkçü, Dündar Akdeniz, Murat Kumbasar, Sebahattin Ulaş, Musa Dal, Oktay Özkan, İrfan Bilgin, Ahmet Muş, Ali Velimahmutoğlu yer alıyordu.
METİN AKMEHMET; TRANSFER İŞİNİ BANA BIRAKIN” DEDİ
Transferler nasıl yapılıyordu?
Metin Akmehmet bir toplantı da söz alarak “transfer işini bana bırakın” dedi. Herkes çok memnun oldu. O sene Metin Akmehmet tek başına o organizeyi yaptı. Şenol Birol’un Rizespor’a transferini Mehmet Ali Mataracı sağladı. Şenol Birol, altı ay Teknik Direktörlük yaptı. Sonradan Beytullah Baliç Teknik Direktörlüğe getirildi. Ben, Anzerli Kemal Özkan, Efşan Kotil, Sadık Karaca gibi bu kulüp için özveri ortaya koyan çaba ortaya koyan değerli arkadaşlarla çalıştık. Türkiye’nin her yanına deplasmanlara kendi imkânlarımızla gittik.
TÜRK FUTBOLUNUN DEV İSMİ BÜLET EKEN’İ RİZESPOR’A GETİRDİK
Bülent Eken’in Rizespor’a Teknik Adam olarak getirilişinden söz edermisiniz?
Bülent Eken Türk futbolunun önemli isimlerinden biriydi. Teknik Adam olarak da çok taliplisi vardı. İstanbul’da Efşan Kotil’in Ağabeyi Asim Kotil’e Bülent Eken transferi için yetki verdik. Bülent Eken “bir düşüneyim” dedi. Bir süre sonra teklifimize olumlu cevap verdi. Bize tek şart koştu. “Sebat maçını oynayın öyle anlaşalım” dedi. Trabzonlular bize o maçta destek verdi. Türkiye’nin en meşhur hakemlerinden biri olan Fifa Kokartlı Yılmaz Önen maçı yönetiyordu. 2-0 mağlup duruma düştük. Sonra Mehmet Cemil, ardından da Cengiz deniz tarafındaki kaleye frikikten birer gol atılar. Durum 2-2 iken Akçaabat kalecisi kalesinden çıkarak hakeme iki tekme attı. Maç yarıda kalınca biz maçta hükmen galip ilan edildik.
ARMELİT DAĞI’NDA UÇURUMA YUVARLANDIK
Bir de sizi taşıyan otobüsün uçuruma yuvarlanma olayı var. Nasıl oldu anlatırmısınız?
Yıl 1968. Kasım ayının ilk haftaları. Rizespor ilk deplasmana çıkıyor, Hatay’a gidiyor. Muharrem Kürkçü, ben, Keleş Duman Rize birlik otobüsüyle atkımın ardından yola çıktık. Ankara’ya gidip aktarma ile Hatay’a varacağız. O zaman sahil yolu yok. Trabzon Armelit Dağı’nda geçeceğiz. Yağlıdere’den yukarı yol aldık. Önümüze bir araba çıktı. Otobüsümüzün şoförü Landora Niyazi bizi o dar viraçlardan uçurumdan aşağı yuvarladı. Bir takla iki takla saydım daha sayamadım bayılmışım. Bir derenin kenarında kendimizi bulduk. Kazada üç kişi vefat etti. Otobüsün üstü üçtü koltukları kaldı. Muharrem Kürkçü’nün kaburgasında kırıklar oldu. Benim sol kürek kemiğim kırıldı. Bir taksi tutup bizi Trabzon Hastanesine kaldırdılar. Rizespor kafilesiyle veya Rizespor amaçlı işler için yurt içi veya yurt dışı olmak üzere üç yüz elli bin kilo metrenin üstünde yol kat ettim. Şimdi geçmişi andıkça “Ne gönül bağı, ne azimmiş, koca yıllar” diyorum.
İBRAHİM CEVAHİR; “TRABZON’DA KİMSEYİ TANIMAM Kİ DOSTLARIMIN ÇOĞU RİZELİDİR
İstanbul’da Rizespor Gecesi düzenlemişsiniz
Biz İstanbul’da bir Rizespor Gecesi yapmaya kalktık. Kime gidiyorsak “biz yardımda bulunduk” dediler. “Hangi takıma yardım ettiniz” dedik. “Trabzonspor’a” dediler. Rizeliler hep Trabzonspor’a destek vermişler. İbrahim Cevahir Bey ile karşılaştık. Ona bu durumu anlattım. Güldü. “Yahu ben Trabzon içinden kimseyi tanımam ki. Benim dostlarım Rizelidir” dedi. “Sizin gecenizde de ben destek olacağım” dedi. Dediğini de yaptı.
ONUN İÇİN PARA İSTEMEYİZ DEDİKLERİ MEHMET CEMİL SONRADAN YILDIZLARI OLDU
Trabzonspor ile ilişkileriniz nasıldı?
Trabzon’un ileri gelenleri bizi destekledi. Bizim dönemimizde hep iyi diyaloglar oldu. Demir tüccarı, Trabzonspor Genel Kaptanı Süha Akça bize kaleci İlhan’ı, Mehmet Cemil’i verdi. Hatta Mehmet Cemil için ondan parada istemeyiz dedi. Piliç Mehmet’i Osman’ı onlar bize verdi. Dört beş futbolcuyu kiralayarak sezon ortasında Rizespor’a getirdik. Cemil Rize’de başarılı olunca onu bize bırakmadılar. Sonradan Trabzonspor’da gol kralı oldu. Senelerce birinci ligde oynadı.
KÜRKÇÜ ELİNDE SOPA BELEŞÇİLERİ KOVALARDI
RİZESPOR’UN FATURASINA YEMEK PARASI KOYMAK BANA YAKIŞIR MI?
Büyük özverilerle çalışmışsınız
Aynen öyle. Mesela Muharrem Kürkçü maçlara kaçak girenleri önlemek için sopa elinde duvarların üstünde nöbet tutardı. Keza Anzerli Kemal bütün mesaisini Rizespor’a harcamıştır. İstanbul’da Alahattin Tüylüoğlu, İzmir’de Zeki Kılıç bize yardımcı olurlardı. Bizim bir gram menfaat çıkar kaygımız olmazdı. Bütün o arkadaşlar analarının sütü gibi ak geldiler ak gittiler. Bursaspor’da meşhur Baykul Tüysüz vardı. Onun transferi için Bursa’ya gittim. Kulübe masraflar için hesap veriyordum. Nail Can gülmeye başladı. “Hamit Bey bu nedir?” dedi. Hiçbir şahsı masrafımı eklemedim. Gülmeye başladılar. “Ben şahsı masraflarımı Rize’de de olsam yapacaktım” dedim. Rizespor’un faturasına yemek parası koymak bana yakışır mı?
ÇOŞKUN ÖZARI; “GÜRSEL AKSEL’İ KAYBETTİK” DEDİ. BEN DÖNDÜM KALDIM
Türk futbolunun yıldızlarında Gürsel Aksel ile çalıştınız. Hatıralarınızdan söz edermisiniz?
1978 yılında Isparta deplasmanına gidiyorduk. Eğridir Gölü’nün kenarında bir akşam kalıyoruz. Sonra Gül Palas diye bir otelde kalıyorduk. Kafilede tek yöneticiyim, kafile başkanlığı yapıyorum. Orada Gürsel Aksel’i çok durgun gördüm. Takımı yatırdıktan sonra lobide onunla sohbet ediyoruz. “Nedir bu halin, neden seni üzgün görüyorum? Diye sordum. Bana içini açtı. “Beni ölüm korkusu sardı” dedi. “Niçin?” Dedim. “O zamanlar 1. Ligde oynayan Boluspor’u çalıştırıyordum. Beşiktaş deplasmanına giderken bir trafik kazası geçirdik. Bir arkadaşımız yanımda vefat etti. Bu kazdan sonra beni ölüm korkusu sardı. Her an öleceğim diye korkuyorum” dedi. Sohbetimiz iki saat sürdü. Sonunda ayağa kalkarak bana “Hamitciğim çok sağol hafifledim” dedi. Ertesi gün oynanan maçta 2-0 önde olmamıza karşın maç 2-2 sonuçlandı. Deplasman dönüşü bana “görüyorsun 2-0 sonucu koruyamadık. Şu Galatasaralı Tuncay’ın transferini bitirin. Defansta eksiğimiz var” dedi. “Tamam” dedim. Rize’ye döner dönmez Tuncay’ın transferi için İstanbul’a gittim. O zamanlar Gümrük ve Tekel Balanı Tuncay Mataracı da bize yardımcı oluyordu. Alahattin Tüylüoğlu ile Galatasaray Kulübüne gittim. Ali Sami Yen Stadı’nın bir odasında Galatasaray Kulübü Genel Sekreteri Jefi Fıratlı ve Teknik Direktör Çoşkun Özarı ile görüşüyorduk. O arada telefon çaldı. Özarı karşı tarafı dinliyor ve zaman zaman “ah evladı vay evladım” diyordu. Biz bir şeyden habersiz bakıyoruz. Üzüntü içinde telefonu kapadı. Yine üzüntüyle bana baktı ve “Şimdi Milliyet’ten aradılar beni. Rize’de bir kaza olmuş” dedi. Ben döndüm kaldım. “Bir benzin istasyonunda çıkan patlamada Gürsel Aksel’i kaybettik” dedi. Üç gün evvel git şu işi bitir demişti. Bitirdik ama o göremedi. (Söyleşimizin burasında Hamit ağabeyin gözyaşlarına şahit oluyorum). İzmir’de Gürsel Aksel Gemisi var. Körfez’de çalışır. Ona her bindiğimde hüzünlenirim.
Şampiyonluğu göremedi.
ŞAMPİYONLUĞA KAFKAS’LA ULAŞTIK
Onun ardından Turgut Kafkas’a görev veriyorsunuz
Evet; Turgut Kafkas ile anlaştık. Şampiyonluğa onunla ulaştık. Muharrem Gürbüz’ü ümit Milli takımla Çin’e gitmişti. Gitmeden ona “seni transfer edeceğiz” dedim. O “babam ne derse o olur” dedi. Onu havaalanından başka takımlar kaçırmasın diye saatlerce bekledim. Parasını peşin ödedim. Anzerli Kemal “600 bin lirayı nasıl bir kalemde verdin” dedi. “Ben ona güvendim başarılı olacağına da inandım” dedim. Noter Kenan Vardal’a gittik. Ahmet Şamlı da orada mukavele imzaladık. İzmir’den Zeki Kılıç bana “İzmirspor’da Arif adında bir futbolcu var. Çok iyi futbolcudur. Onu alalım” dedi. Altık. Arif Kocabıyık sonra Galatasaray’da Fenerbahçe’de oynadı. Bir yıldız oldu.
VALİ “SEN BAŞKAN OLMAZSAN KULÜP KAPANACAK” DEDİ
Rizespor kayyumla karşı karşıya kalınca yine devreye siz girdiniz
1974 yılından başlayarak on beş sene yöneticilik yaptım. Bir gün Rize Valisi Ömer Büyükkent beni makamına çağırdı. Rizespor zor durumdaydı. Sahip çıkan olmasa kulüp kayyuma kalacak duruma gelmişti. Vali Bey “Rize’de sordum, soruşturdum. Hamit Oral bir organize yaparsa kulüp kapanmaktan kurtulur kanısına vardım” dedi. Kendisine “Rizespor için yıllardır uğraş verdim. Yoruldum” dedim. “Ben Konyalıyım siz Rizeli.” dedi. “Tamam” dedim. Görevi üzerime aldım. Ligler başladı. Çalışmalarımız sürüyor. Resmi kongre yapmaya karar verdim. Niyetim kongrede göreve talip olan olursa görevi onlara bırakmaktı. Kongreye gittik. Vali Bey de kongreye katıldı. Rize ilinin saygın isimlerinden bir liste yaptım. Birisi talip olursa yine de çekileceğim. Kimse talip olmadı. Tekrar benim listem yönetime seçildi. Sezon boyunca Vali Bey’in çok desteğini gördüm. Sezon bitince tekrar kongreye gittim. Son dakikaya kadar sendika başkanı İsmail Topçu’nun adaylığı bekleniyordu. Kendisi aday olmadı. Hasan Basri Çillioğlu bir liste oluşturdu ve başkanlığa talibim dedi. Bu şekilde Basri Çillioğlu Başkan oldu.
RİZESPOR İSMİNDEN DAHA GÜZELİ YOK
Rizespor’un Çaykur Rizespor oluşu nasıl gerçekleşti?
Ziya Kalkavan ve İstanbul’da görüştüğüm insanlar Rizespor’u Çaykur’a devredin diyorlardı. Noter Köksal Kazma bana yardımcı oldu. Hukuki alt yapıyı hazırladı. Ben ayrıldıktan sonra başlattığımız çalışma hayata geçti Rizespor Çaykur’a devredildi. O zamanın maliye bakanı Adnan Kahveci Rize’ye gelmişti. Onunla görüştüm. Üye aidatı getirmek istiyoruz dedim. Bir durdu. Bir eliyle Artvin diğer elini Trabzon’u gösterdi. Masumane bir şekilde buralarda var dedi. Biz oralara talip değiliz. Biz sadece Rize hudutları dâhilinde bu projeyi düşünüyoruz dedim. O zaman olumlu karşıladı. Şimdi Çaykur adının taşınmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Rizespor adının gönlümüzdeki anlamı en güzel şekilde ifade ettiği kanaatini taşıyorum.
BİZ RİZESPOR OKULUNDA YETİŞTİK
Rizespor’da çare nedir?
Bir kulübü şehrin içinden çıkarırsanız, destek bulamazsınız. Taraftar bulamazsınız. Kulübü şehre tabana mal edeceksiniz. Amatör ver genç bazında Rizespor’un bir futbol okulu olması lazım. Bu düşünceler Hasan Kemal Yardımcı Bey’in projeleri arasında vardı. Rize’de Altınordu modelini uygulamayı hedefliyordu. Hasan Kemal Yardımcı, Anzerli Kemal, Hamit Oral yani biz Rizespor okulunda yetiştik. Bizde bir birlik ruhu vardı. Hasan Kemal Bey çok rasyonel düşünür ayakları yere sağlam basar. Günümüzde Rizespor ondan daha çok yararlanması lazımdır. Rize’de mahalle arası futbol bitti. Semt sahası kalmadı. Taraftar Kulüp için birinci sırada önem taşır. Yönetim ve futbolcular onlardan sonra gelir. Bunu başaran kulüpler başarılı olurlar. Rizespor bu konuda geç kaldığı adımları süratle atmalıdır.
Fatih Sultan KAR / İST.