Hayati Akbaş
Yavuz yaptığı yazılı basın açıklamasında; “Bundan 19 yıl önce, ülkemiz 1939 büyük Erzincan depreminden sonra 20’nci yüzyıldaki en büyük ikinci felaketi yaşamıştı. 1999 yılının 17 Ağustos günü Kocaeli - Gölcük merkezli meydana gelen Marmara Depremi ve ardından 12 Kasım’da yaşanan Düzce Depremi büyük bir yıkıma neden olmuştu. 20 binden fazla vatandaşımız bu depremlerde yaşamını yitirmiş, 50 bine yakın vatandaşımız yaralanmış, yüzbinlerce konut hasar görmüş, bölgenin altyapısı tamamen çökmüş, toplam ekonomik kayıp ise 50 milyar doları aşmıştı. O günden sonra hep birlikte haykırmıştık; “Unutmayacağız, unutturmayacağız!”
17 Ağustos 1999 Marmara depreminden bugüne geçen 19 yılda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğal afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir.
Siyasal iktidarın, son 19 yılda, yaşanan her felaketin ardından yaptığı “kader” açıklamaları ve göstermelik “yaraları sarma” girişimleri, toplumsal tepkiyi azaltmak için yapılan illüzyondan başka bir şey değildir. Bu süreçte çıkarılan her yeni yasa, yapılan her yeni mevzuat düzenlemesi, kurulan her yeni kurul/komisyon incelendiğinde, vahşi ve ahlaksız kapitalizmin “felaketleri ranta çevirme becerisi” yeniden ve yeniden görülmektedir.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden bugüne;
Yapılan sayısız yapı denetimi düzenlemesinde kamusal denetim ticarileştirilmiş, meslek odalarının önerilerini dışlayan bir yaklaşım egemen olmuştur. Yapı Denetim Yasası’nda kamu yapıları denetim dışı tutulmuş; TMMOB’ye bağlı ilgili Odaların yasa ve yönetmeliklerce tanınmış görevleri içinde bulunan mühendislik, mimarlık hizmetlerinin mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetleme gereklilikleri dışlanmıştır.
TMMOB ve bağlı Odaları olarak diyoruz ki: Depremlere karşı bütünlüklü, sağlıklı, insanca bir yaşam ve çevre için, ülkemizin yeni büyük sosyal afetler, sosyal yıkımlar yaşamaması için gereken önlemlerin ivedilikle alınmasını, yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili tüm mevzuatın, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmesini bir kez daha vurguluyoruz.