• 23 Kasım 2024 Cumartesi
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    23 Kasım 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

TÜRK SİYASET TARİHİNİN İKİ BEYEFENDİ İSMİ

ÇAYELİLİ YUSUF İZZET AKÇAL VE EROL YILMAZ AKÇAL

TÜRK SİYASET TARİHİNİN İKİ BEYEFENDİ İSMİ

Yusuf İzzet Akçal Rize ili Çayeli ilçesi Kaptanpaşa Bucağı Çataldere Köyü’nde 1906 yılında doğmuştur. 1929-30 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni “Pekiyi” derece ile bitirmiştir. Anadolu’nun muhtelif il ve ilçelerinde savcılık ve hâkimlik yapmıştır. Eski Turizm ve Tanıtma Bakanı Erol Yılmaz Akçal`ın babası, eski başbakan Mesut Yılmaz`ın amcasıdır. 

YURDUN DÖRT BİR YANINA HİZMETİ DOKUNDU

Hukuk İş Kitabeti Namzetliği (5 Eylül 1927- 31 Mart 1928), Hukuk İş Kâtipliği (31 Mart 1928-12 Aralık 1928), Hukuk Mektebi Kâtipliği (3 Mart 1929)- (1 Eylül 1929), Kemaliye Madde-ı Umumluğu (30 Temmuz 1930-24 Kasım 1931), Diyarbakır Sulh Hâkimliği (24 Kasım 1931-2 Kasım 1933), Söke Ceza Hâkimliği (21 Mart 1934-14 Mayıs 1937), Keskin Ceza Hâkimliği (6 Mayıs 1937-9 Mart 1939) görevlerinin ardından Erzincan Madde-ı Umumluğu görevine getirildi.

DEPREMDE ENKAZ ALTINDA KALDI ÖRNEK BİR ÇALIŞMA MODELİ SERGİLEDİ

1939 yılı Aralık ayının 26'yı 27'ye bağlayan gecesi saat 02:00 sularında Erzincan'da büyük bir deprem meydana gelmiş, depremde birçok kişi yaralanmış, hayatını kaybetmiş ayrıca birçok yapı zarar görmüştür. Orada Ağır Ceza Madde-ı Umumisi olarak görev yapmakta olan İzzet Akçal’da enkaz altında kalmıştı. Enkaz altından çıkan Akçal ilk iş olarak ailesini ve komşularını ön tarafı tamamen yıkılan kerpiç evinin bahçesinde kurulan yatakhaneye yerleştirdikten sonra, doğruca cezaevinin yolunu tutar. Barakalardan oluşan cezaevinin kapılarını açıp mahkûmlara, ‘‘Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz’’ der. Bir metreyi aşkın yağan kara rağmen mahkûmlarla birlikte yürüttüğü kurtarma çalışmalarında çok sayıda insanın hayatını kurtarır. Milli Şef İsmet İnönü 4-5 gün sonra deprem yerinde incelemelerde bulunmak üzere özel bir trenle Erzincan'a doğru yola çıkar. Erzincan yakınlarında bir köyde bir mahkûm özel trene binmek ister. Muhafızlar mahkûmu bindirmek istemezler. Gürültü, kıyamet kopar. İsmet İnönü merak edip sorar, ‘‘Ne oluyor?’’ diye. Mahkûm, İsmet İnönü'ye yanaşır, ‘‘Efendim, ben İzzet Akçal Bey'e kaçmama sözü verdim. Erzincan'a dönüp, kurtarma çalışmalarına katılmak istiyorum. Beni de trene alın’’ der. İsmet İnönü bu öyküden etkilenir, mahkûmu trene alır. Erzincan'a varışında da İzzet Akçal'ı onurize etti ve kurtarma çalışmalarına katılan mahkûmlar da Meclis kararıyla affedildiler.

AKÇAL: ŞAİR GÜNEŞİ GÖRMELİ

Yusuf İzzet Akçal ile Ünlü Şair Nazım Hikmet’in yolları Bursa’da kesişir.. Nazım Hikmet ise Ankara ve Çankırı cezaevlerinde kaldıktan sonra 1940 yılı Aralık ayında Bursa’ya nakledilir. On bir yıl burada kalır. 1946 yılında Akçal; Bursa Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapmaya başlar. Akçal; ilk kez ziyaret ettiği Nazım Hikmet’in güneş görmeyen odasının, güneşi bolca gören eczane odasıyla değiştirilmesini sağlar. Şair Gazeteci Yazar Mehmed Kemal; hazırlamakta olduğu “Celal Bayar Efsanesi ve Raftaki Demokrasi” isimli kitabı için söyleşi yapmak üzere Yusuf İzzet Akçal ile buluşur. Akçal bu söyleşide Nazım Hikmet’e dair hatıralarını şöyle anlatmaktadır: “Nazım Hikmet öyle sandıkları gibi kötü bir adam değildi. Çok büyük bir insandı. İnsanlığı bir çoklarınca anlaşrılamadan gitti. Büyük bir şair ve sanatkâr olduğunu bildiğimizden, biz onu hapishanede hoş tutmaya çalışırdık.

  RİZE MEBUSU YUSUF İZZET AKÇAL

Adliye teşkilatındaki son görevi olan Bursa Savcılığı sırasında memleketi olan Rize’den 1950 senesinde Demokrat Parti milletvekili olarak politikaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmiştir. Maliye ve Bütçe Encümen Başkanlıkları ve Devlet Bakanı olarak politik hayatı devam ederken 1960 ihtilali neticesinde kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından müebbet hapse mahkûm edilmişti.

AHMET MESUT YILMAZ’IN HAKSIZLIĞA ŞİİRLİ İSYANI

Yusuf İzzet Akçal Yassıada'daki sınırlamalar Kayseri'ye gönderilince kalkmış, Ahmet Mesut Yılmaz'a amcasını aylar sonra yeniden görme fırsatı doğmuştu. Yılmaz,  Kayseri Cezaevi'nin kapısında kuyrukta beklerken annesine dönüp: “İlerde beni de böyle ziyarete geleceksiniz” demişti. 27 Mayıs'ı, "düşükler" cephesinde yaşamak sıkıntılı bir durumdu. 14 yaşındaki Yılmaz’da derin bir yara almıştı. Amcası İzzet Akçal onun için özel bir insandı. Küçük yaştan itibaren onunla alabildiğine içli dışlı olmuş, en az babası kadar yakın bilmişti amcasını. 10 Kasım 1961 tarihinde Kayseri Cezaevi'ndeki amcası Yusuf İzzet Akçal’a "Kayseri'ye Sesleniş" başlıklı bir şiir gönderir

 

Kayseri’ye Sesleniş

Atılıp yiğitçe, mertçe meydana

Girmişsin Kayseri’de zindana

Bildir ki suçunu dertli Mesut’a

Dolmasın gözleri yaşla amcacığım

 

Türkçülük aşkıyla dolup taşanlar

Vatana, millete, hakka koşanlar

Aşılmaz dağları bir bir aşarlar

Bu yol da tükenmez, bitmez amcacığım.

 

Zindan bize tesir etmez amcacığım

Yağsın varsın üstümüzden belâ yağmuru

Doğruların nasibidir bu

İmanı tam olanlar bir koca suru

Bir gün gelir elbet yıkar amcacığım

Hakikat meydana çıkar amcacığım.

 

Daha sonra çıkarılan af kanunundan yararlanarak hürriyetine kavuşmuş olan Yusuf İzzet Akçal 1977 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Rize Milletvekili olarak katılmıştır.

EN FAZLA KANUN TEKLİFİNİ O VERDİ

Yusuf İzzet Akçal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Rize Milletvekili olarak 1950-1960 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasında en fazla kanun teklifi yapan ve kabul ettiren milletvekili olarak ün yapmıştır. Ayrıca adliye mesleğindeki hizmetlerine parlamento hayatında da devam ederek, adaleti ilgilendiren birçok kanunların çıkartılması ve değiştirilmesini sağladığı gibi, adliye mensupları ve hakim teminatı hakkındaki yararlı çalışmaları ile de, Türk Adliye tarihinde daima hatırlanacak bir yere sahip olmuştur. Rize’de çay tarımı ve işletmelerinin yerleşmesini sağlamış, elektrik, yol, köprü gibi tüm yatırımları başlatmış ve çok sevdiği memleketinin kalkınmasına hizmet etmiştir.12 Eylül 1980 Darbesi ile siyasi hayatı son bulmuştur. 1 Eylül 1987 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

BAKAN BABANIN BAKAN OĞLU EROL YILMAZ AKÇAL

Eski bakan Yusuf İzzet Akçal’ın oğlu, eski başbakan Mesut Yılmaz’ın ise amcasının oğlu olan Erol Yılmaz Akçal, babasının hakimliği dolayısıyla bulundukları Diyarbakır’da 1931 yılında doğdu. 1971 askeri muhtırasından sonra yaşanan ara rejim döneminde üst üste 3 kez bakanlık koltuğuna oturdu. 1971 askeri muhtırasından sonra kurulan ara rejim hükümetlerinde bakanlık yaptı.

BU AKŞAM DARBE OLMAYACAK RAHAT UYUYABİLİRSİN

Siyasi kariyerine 1961’de Rize’den Adalet Partisi (AP) milletvekili seçilerek başlayan Akçal, o günlerde nasıl diken üzerinde olduklarını şöyle anlatıyor: “Hava Kuvvetleri’nden iki üsteğmen pilot tanıyordum. Görüştüğümüzde, “Bu akşam rahat uyu, darbe yapılmayacak” diyorlardı. Şakayla karışık uyarıyorlardı. 1960 darbesini yaşamış insanları bunlar ürkütüyordu. 12 Mart 1971 muhtırasının verildiği gün Süleyman Demirel hükümeti istifa etti ve iki yıl sürecek ara rejim dönemi başladı. Askerlerin isteğiyle CHP’li Nihat Erim başbakanlığında meclisteki çeşitli partilerden bakanların da yer aldığı iki hükümet kuruldu. Bunu, Naim Talu hükümeti izledi. Ara rejimlerle geçen bu kritik döneme 1973 seçimleri kısmen noktayı koyabildi. 1960 ihtilalinde babasını hapishaneye gönderen Akçal, 1962’deki iki ihtilal teşebbüsünü de yaşadı. 1971 ihtilali öncesinde ise zamanın başbakanı Süleyman Demirel’e, grup toplantısında gidişatın ihtilale yol açabileceğini, dolayısıyla istifa etmesi gerektiğini söyleyen milletvekili oldu. Demirel’e bunları söylemesi ikisinin arasındaki ilişkiyi bozmadığı gibi aksine Demirel, Akçal’ın üniversiteden hocası Nihat Erim’in kuracağı hükümete “AP’den kimleri alayım” diye sorduğunda onun da ismini yazdırdı. Akçal’ın ismi Erim’in kendi listesinde yer aldığı gibi Sabit Osman Avcı’nın listesinde de bulunmaktadır: “Askerlerin etkili oldukları veya olacakları bir hükümette yer almak istemedim. Nihat Bey söyleyince gittim, Demirel’le konuştum. O da ‘Evet, ben yazdırdım ismini, kabul et’ dedi.” Akçal, Erim’in tanıdığı bir hakla hükümette Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nı tercih etti: “Hükümetin ömrünün kısa olacağını zaten biliyordum. Turizm Bakanlığı o hükümette kısa zamanda en çok şey yapılacak bakanlık olarak göründü bana.”

SİYASETİ BIRAKTI TİCARETE BAŞLADI

Akçal, Ferit Melen hükümetinde de aynı bakanlığı yaptı. Sonrasında ise siyasette yapabileceklerini yaptığı düşüncesiyle kendini geri çekti. Siyasetten uzaklaşır uzaklaşmaz, daha önce bir defa karşılaştığı Fuat Süren, İş Bankası ve Sınai Kalkınma Bankası ile birlikte kuracağı Meban adlı menkul değerler şirketinin başına geçmesi için ona iş teklifinde bulundu. Ama İş Bankası ve Sınai Kalkınma Bankası, daha sonra vazgeçince Akçal bu teklifi kabul etmeye yanaşmadı. Bunun üzerine Süren, ona dört beş şirketin yönetimini verdi. 1978 yılında ağabeyi Necat Akçal’ın da çağrısıyla 1960’larda kurulan Deniz Nakliyat’ta deniz sektöründe çalışmaya başladı. Zamanla Hollandalılar ile bir işbirliği yaptı ve şirketi giderek daha da büyüdü. 8 Ocak 2016 tarihinde aramızdan ayrıldı

Bu iki güzel insanı rahmetle minnetle anıyorum

 

Fatih Sultan KAR / İST

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE