R?ZE: 22 Mart Dünya su günü ilan edilmesinin ardindan düzenlenen etkinlikte Türkiye birincili?ini Rize den Atalay Yildirim kazandi.
22 Mart tarihinin Birle?mi? Milletler Genel Kurulunda Dünya Su Güno olarak ilan edilmesinin ardindan 22 Mart ta düzenlenen “ Su ve Enerji” konulu kompozisyon yari?masinda Rize Merkez Denizciler Ortaokulu 8 sinif ö?rencisi Atalay Yildirim Türkiye genelinde düzenlenen kompozisyon yari?masinda Türkiye birincili?ini kazandi.
Yari?mada birincili?i kazanan ö?renciye çe?itli hediyeler verildi.
?ŞTE KOMPOZ?SYON
YORGUN ?HT?YAR
Alninda derin çatlaklar, gözlerinin kenarinda zamanin çizgileri, dudaklarinda yorgunlu?un ve eski tebessümlerin izleri… ?ki büklüm beli… Ama hayata dört eliyle sarilmi?, ya?ama sevinci ile dolu bir ihtiyar. Henüz on üç buçuk milyar ya?inda. Yanli? duymadiniz. Ne devirler ya?ami?; ne toplumlar, ne canlilar ya?atmi? bu sürede. Kimden bahsetti?imi anladiniz sanirim. Dünya…
Yillar yillar önce canli türleri henüz yokken uzay bo?lu?unda bir toz bulutunun zamanla yo?unla?masiyla olu?mu? Dünya. Henüz küçücükmü? o zamanlar. Büyümü?, büyümü?… Enerjisi, gücü tükenmeye ba?lami? gün geçtikçe. Sebebi ise insan.
Tikir tikir i?liyor tüketim ve üretim çarkimiz. Ne de güzel parildiyor ?ehirlerimiz. Ne de olsa üretiyoruz enerjiyi bol bol. Peki ya üretirken kaybettiklerimiz? Fosil yakitlarin yaydi?i sera gazi… Ozonu delen, zararli i?inlari dünyaya sokan… Yani silahi küresel isinma olan, do?anin katili…
Bu durumda yenilenebilir yani do?al enerji kaynaklarina dört elle sarilmaktan ba?ka çaremiz var mi? Geli?irken kaybetmek istemiyorsak güne?, rüzgâr ve suya ko?maliyiz. Bizden hiç beklentisi olmayanlara, bize enerji verirken hayatimizdan renk çalmayanlara… Ve bir gün bizi terk etmeyeceklerini bildiklerimize… Kömür, petrol gibi yakitlar bize enerji sa?larken yaydiklari sera gaziyla da zarar verirler. Eninde sonunda bir gün tükeneceklerdir zaten. Güne? ve rüzgâr ise tükenmeyen enerji kaynaklarimiz. Bunlardan bir di?eri: bazen kiymetini bilmedi?imiz, har vurup harman savurdu?umuz, su.
Bir damla, bir daha… Aktikça bo?a, birikiyor sancilarimiz, sönüyor güne?imiz ve soluyor hayallerimiz. Ve enerji üretelim derken kendi enerjisini bitiriyor, ölüyor ya?am. Aslinda bo?a akan su de?il; hayatimizin, gelece?imizin ta kendisi. Tükenen…
Su neden mi bu kadar önemli?
Çünkü yorgun ihtiyarin dizindeki derman ve daha uzun ya?amasi için ferman sudur. Yüzündeki renk, sesindeki ahenk… Tabiatin ilaci, canlilarin hayat a?aci… Yanan yüreklere ferahlik, filizlenen tohumlara güç, topra?a kan, do?a anaya candir. Odur barajlarda elektri?e dönü?erek karanlik gecelere i?ik olan. Kara ki?ta sicaklik, pi?meyi bekleyen a?a ocaktir. Bazen bütün heybetiyle vadilerden süzülen bir nehirde kurulan baraj, bazen co?kulu bir ritimle kiyilari döven dalgadir o. Enerjidir.
Onun terk etti?i diyarlar kaybeder enerjisini, kaybeder rengini. Siyah ile beyaz arasinda griye çalan bin bir ton… Parlamayan bir güne?, mavisini kaybetmi? bir gökyüzü; mor, kirmizi ve turuncunun dokunmadi?i çiçekler, ye?ilini kaybetmi? bir tabiat… Kurakliktan dudaklari çatlami? kuru bir toprak, kuru dallar, kuru kökler… Ve açli?in pençesinde bir insanlik. Belki can çeki?mekte. Renkleri solmu? bir tablo, her ?ey cansiz, her ?ey donuk. Eksik parçanin ne oldu?u ise gayet açik. Tabi ki su.
?nsan hayatinin gökku?a?i misali renkleri vardir. Bu renkleri bize sunan sudur. Onunla can bulur hayat, onunla var olur. Güne? daha bir belli eder sari oldu?unu, deniz mavi… Ko?maktan yanaklari al al olmu? çocuklarin, kömür madenlerinde kararan yüzlerin içini ferahlatan odur.
Ve Dünya… Artik yorgun bu ihtiyar. Damarlarinda dola?an hayati sivi, sudur. ?nsanlik dara?acinda, ip ise kendi elimizde. Hiç tükenmeyecekmi? gibi harcarsak suyu - enerjimizi- kendi sonumuzu kendimiz getiririz.