. Araştırmacı Engin Zaman, mağaranın dünyanın sayılı turizm mağaraları arasında girmesi gerekirken şimdi atıklar nedeniyle can çekiştiğini söyledi.
Ayiçi Mahallesi'nde sarkıt, dikit, damlataş oluşumları ve içinden geçen deresi ile önemli özelliklere sahip olan Kızılelma Mağarası, Maden Araştırma Derneği tarafından, 6 bin 818 metre uzunluğundaki Antalya'nın Manavgat ilçesinde bulunan Tilkiler Düdeni Mağarası'nın ardından Türkiye'nin 2'nci en uzun mağarası olarak tescillendi. Doğa ve mağara turizminde önemli yere sahip olan mağaranın doğal yapısı, geçen yıllarda bölgedeki özel maden şirketlerine ait kömür ocaklarının atıklarının dere suyuna karışmasıyla bozulmaya başladı.
Mağaraya yakın bölgede kurulan Katı Atık Depolama Tesisi'nden iddiaya göre özellikle yağmur ve kış mevsiminde mağaraya plastik şişe, boru, lastik naylon poşet gibi çöp yığınlarının gelmesi kirliliği arttırdı. Suyu siyahlaşan dereyle mağaraya taşınan ince kömür atıkları, bazı bölgelerde balçığı dönüştü. İçerideki sarkıt ve dikit gibi oluşumlar da karardı, bazıları da yıkıldı.
28 yıldır mağara turizmi ve araştırmacılığı yapan Engin Zaman (48), mağarada 1976 yılında ilk olarak Dr. Timuçin Ergen ve ekibi tarafından çalışma yapıldığını söyledi. Ardından 1994 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından mağaranın tamamıyla haritalandığını anlatan Zaman, "Bütün noktalarına kadar araştırılan bir mağara burası. Değişik mağara meraklısı arkadaşların gelip ziyaret ettiği yer. Ana hat 4.5 kilometre kadar gider. Ardından iki hatta ayrılıyor. Arada 1500 metre geçilemeyen sulu bir bölge var. Bundan sonra da Cumayanı Mağarası'na girer ve oradan çıkan su Çatalağzı Deresi'ne dökülür. Sistem olarak baktığımızda Türkiye'nin 2'nci büyük mağarası diyebiliriz buraya" dedi.
Mağara can çekişiyor
Mağaraya dökülen Aydın Dere ile gelen kirliliğin içerideki oluşumları etkilediğini anlatan Zaman, binlerce yılda oluşan mağaranın dünyanın sayılı turizm mağaraları arasında girmesi gerekirken şimdi atıklar nedeniyle can çekiştiğini belirterek, şöyle dedi:"Bütün bu havzada kömür ve silis ocakları tarafından doğa çok hızlı bir şekilde yorulduğu için açığa çıkan malzeme dere ile mağaraya taşındı. Çöpler en küçük yağmurda toplanıp dereyle mağaraya geliyor. Dere yatağına atılan çöpleri su mağaraya getiriyor. Biz burada giriş kısmını görüyoruz. Yaklaşık 4 kilometresi hep böyle çöplükle doldu. Gittikçe mağara bundan dolayı tıkanmaya başladı. Bu kirlilik yüzeydeki oluşumları da etkiler. Plastik doğada kolay kolay çözülmeyen bir malzeme. İçeri yığıldıkça yapı kendini oluşturmaya devam ettiremeyecek. Damlaların oluşturduğu dikikler var. Bu oluşumlar balçıkla kapandığı için oluşma şansı yok. Görüntü her şeyi anlatıyor. Mağara can çekişiyor. Bu çöp her yıl gittikçe artıyor. Şu gördüğümüz çöpler nedeniyle insanları buraya götürmemek gerekiyor. Bu çöpleri görmemeleri için insanları buraya getirmemek en mantıklısı."