Çamlıhemşin İlçesi'ndeki Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasında Yeşil Yol Projesi kapsamında yapımı süren 8 kilometrelik bağlantı yolu ile Ausor ve Huser yaylaları arasındaki yol güzergahında 16 dönüm alanda ağaç kesimi için verilen izinin 'yürütmesinin durdurulması ve iptali' istemiyle 2015 yılında Rize İdare Mahkemesi’ne dava açıldı.Mahkeme, başvuru üzerine ‘Orman kesim izninin yürütmesini durdurma’ kararı verdi. Ancak, değişen mahkeme heyeti yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı, yapılan itirazı da reddetti. Üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu bilirkişi keşfi yapılmadan karar verildiği gerekçesiyle dosya iade edildi. Dosyayı yeniden ele alan Rize İdare Mahkemesi bölgede bilirkişi keşfi yapılmasını kararlaştırdı.
Bilirkişi: Kamu yararı yok
Rize İdare Mahkemesi heyeti ile ilgili yetkililer ve mühendislerin de yer aldığı bilirkişi heyeti geçen yıl eylül ayında Yukarı Kavron ve Samistal ile Ausor, Haczane ve Husor yaylalarında keşif incelemesi yaptı. Bilirkişi raporları ise mart ayında mahkemeye ulaştı. Raporda, Yeşil yol projesinde kamu yararı olmadığı, planlama ilke ve esaslarına aykırılığına vurgu yapıldı, bölgenin, hiçbir inşaai faaliyete konu olmaksızın mutlak surette korunması gerektiğine yer verildi. Rize İdari Mahkemesi tarafların savunmalarını aldı, dava ile ilgili kararını açıkladı. Mahkeme açılan Yeşil Yol projesi iptal davası için 'ret' kararı verdi. Mahkeme kararında, Yeşil Yol projesinin kamu yararı olduğuna dikkat çekti.
Bu arada 3 yılın sonunda kararın açıklandığı Yeşil Yol projesinde ise sona gelindi.
'Karar hukuk kapsamında değerlendirilecek nitelikte değil'
Konuyla ilgili Fırtına İnisiyatifi platformundan yazılı açıklama yapıldı. Rize İdare Mahkemesi’nin çeşitli bahanelerle adil bir yargılama gerçekleştirmediğinin öne sürüldüğü açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Mahkeme 3 yıl boyunca adalet bekleyen bizleri adeta oyalamıştır. Bunlar olup biterken, yaylaları birbirine bağlayan proje de tamamlandı. Yargılama sürecine baktığımızda; mahkemenin, davaları bu kadar sürüncemede bırakarak, Yeşil Yol’un tamamlanmasına imkan tanıdığını görmekteyiz. Bu durumdan dolayı, adalet sistemine olan güvenimiz sarsılmıştır. Buna karşın, hukuka olan umudumuzu kaybetmiş değiliz. Yargısal süreç, bu ret kararına karşı Samsun Bölge İdare Mahkemesi nezdinde görülecek istinaf başvurusu ile devam edecektir. Mahkeme kararında bizi kaygılandıran asıl mesele şudur: Turizm faaliyetleri, ‘kamu yararı’ adı altında, doğaya yeğ tutulmuştur. ‘Kamusal, kamu yararı’ gibi kavramlar gerekçe yapılarak, toplumun müşterek varlıkları, değerleri önemsizleştirilmektedir. Bu tehlikeli bir anlayıştır. Zira; ormanlar, su kaynakları, meralar bir çok doğal alan, ‘kamusal yarar’ adı altında maden, turizm, inşaat gibi faaliyetler için gözden çıkarılmaktadır. Bu faaliyetlerin, yaşam alanlarına, doğaya verdiği zararlar ortadayken; bunları ‘kamusal yarar’ kavramıyla temize çekmek mahkemelerin görevi, işlevi olmamalıdır. Zira; bu gibi kararların olumsuz sonuçları beklediğimizden daha hızlı bir şekilde kendini göstermektedir. Rize İdare Mahkemesinin ‘Yeşil yola’ onay veren hükmü, hukuk kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte değildir.
Yeşil Yol Projesi
Yeşil Yol, Samsun’dan başlayarak Tokat, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin’in yaylaları ve turizm merkezlerini üst koddan birbirine bağlayan yaklaşık 2 bin 600 kilometre uzunluğunda turizm yolu olarak planlandı. 7 metre genişliğinde gidiş- geliş tek şerit olarak planlanan yolun zemini taş parke döşemeli olacak. Bu yolla birlikte 40 noktada oteller, restoranlar ve kayak tesislerinden oluşan turizm merkezleri oluşturulacak. Yeşil Yol çalışmasının 2019 yılında tamamlanması planlanıyor.
Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi’nde Yeşil Yol Projesi kapsamında yapılan Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasındaki bağlantı yoluna karşı çıkan çevreciler uzun süre tepkilerini getirmiş, eylemlerde bulunmuştu. Yeşil Yol projesine karşı mücadelenin simgesi haline gelen Havva Ana lakaplı Rabia Özcan da projeye karşı sürdürülen tepkilerde ön saflarda yer almıştı. Projeye karşı çıkan 11 kişi hakkında, ‘İş ve çalışma hürriyetini ihlal’ suçlamasıyla dava açılmıştı.