Ve kütübihi, ben Allahü Tealanın kitaplarına da inandım ve iman getirdim. Gökten yüz dört kitap indi; yüzü suhuf, dördü mutavvel. Mutavvel demek, büyük kitap demektir. On suhuf Adem aleyhisselama…
Her yıl mart ayının son pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphane Haftası olarak kutlanmaktadır. Kitap ilk insandan beri hayatımızın vaz geçilmez bir parçası. İnsanlara doğru yolu, iki cihan saadeti yolunu gösteren şaşmaz rehber. Yaradan her asırda, her coğrafyaya, her kavme bir elçi ile beraber bir de kitap göndermiştir. Yüz yirmi dört bin civarı peygamberin gönderildiğini düşünürsek insanlığın adeta bir kitap sağanağı ile bereketlendirildiği görülür. Kur’an-ı Kerimin ilk emri, Allah’ın adıyla oku. Ne muazzam bir emir. Okumak, insanla diğer canlıları ayıran bir özellik. Fakat emir, yalnızca okumak değil, yaradan Rabbinin ismi ile okumak. O (celle celalühu) öyle büyük bir kerem sahibidir ki, kalemle yazmayı öğretmiştir. İnsana yazı yazmayı öğretmesi en büyük bir ihsan olarak bildirilmiştir. Bir an için yeryüzündeki bütün kitapların yok olduğunu ve okuma yazma bilen bir insanın olmadığını düşünelim. Acaba insanlıktan bir eser kalır mıydı.
İnsanlık tarihi kitap ile başlar. Tarih öncesi devirler ahmakların uydurduğu hurafeler. Bir kazı, bütün foyalarını meydana çıkarıyor. Doğru okusalar, elbette bilirlerdi. Bugün bilim ve teknolojide ilerlemiş milletlere baktığımız zaman okuma oranlarının da en yüksek olduğu görülür. Ancak kendilerini yaradan Rablerini unuttukları için, bütün insani değerlerini kaybetmekte, hatta yaptıkları buluşlarla insanlığın başına bela olmaktadırlar. Mübarek dinimiz, bütün değerlerin olduğu gibi, ilmin de kaynağıdır. Bir hadis-i şerifte mealen: İlim olan yerde Müslümanlık vardır, ilim olmayan yerde Müslümanlık barınamaz.” buyurulmuştur. İlmin kaynağı alimlerin sadırları ve kitapların satırlarıdır. Bunun için her caminin zengin bir kütüphanesi, okuma, çalışma, eğitim ve etüt salonları bulunmalıdır. Zira Suffa mektebi ile başlayan İslam eğitim kurumları camiler, medreseler ve kütüphaneler Selçuklu devrinde bir kubbe altında, Osmanlı döneminde ise bir külliye içinde toplanmıştır. Bu gelenek muhakkak yaşatılmalı, kitap hayatın her alanında yer almalıdır.
Okumak, öğrenmek, kendini geliştirmek her devirde güç kaynağı olmuştur. Bilginin ve verinin kötü ellerde korkunç bir silaha dönüştüğü günümüzde ise iyilerin okuması daha da önem kazanmıştır. Bu nedenle en büyük beka meselemizin eğitim olduğunu sık sık yazılarımda dile getirmeye çalışmaktayım. Özü iyilik hamuruyla yoğrulmuş Türk evladının güçlü olması hem milli bekamız, hem de insanlığın huzuru için çok önemlidir. Bunun için çocuklarımızı, hatta yetişkinleri cezbedecek zengin kütüphanelere ihtiyacımız olduğu şüphesizdir.
“İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” Benim de en büyük hayalim kitaplarla bezenmiş şehirler, kasabalar ve köyler. Millet bahçelerinin, bütün parkların köylerin mahallelerin orta yerinde, bütün camilerin ve okulların bahçelerinde zengin, geniş, ferah kütüphanelerin yer alması; genç yaşlı her yaşta insanların o huzur ikliminde kitapla, bilgiyle, sohbetle buluşmaları; şehirlerin en gözde yerlerinde zengin tematik kütüphanelerin( Edebi Eserler Kütüphanesi, Tarih Kütüphanesi, Bilim Kütüphanesi, Dini Eserler Kütüphanesi, Yabancı Diller Kütüphanesi…) kurulduğunu görmektir.
Kitaplar, bilim ve kültür hazinelerinin membaları. Kitaplar, hayatımıza yön veren hayatlar. Kitaplar, geçmişle gelecek arasındaki köprüler. Kitaplar, ellerimizden sımsıkı tutan sımsıcak eller. Kitaplar mutluluğun yollarını gösteren eşsiz rehberler. Kitaplar bir ticari meta olmamalı. Nerede bu çağın Ali Emiri’leri? Nerede milletine kütüphaneler vakfedecek yüce gönüllüler? Şöyle geniş bahçeli, ferah iç mekanlara sahip, atölyelerin yer aldığı, alanında uzman kişilerin görevli olduğu, halka açık derslerin, eğitimlerin verildiği, yazılmış ve basılmış yerli ve yabancı bütün yayınların yer aldığı her biri bir akademi olan zengin kütüphaneler. Her dile ait eserler. Milli Eğitim Bakanlığı, kültür bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Üniversiteler, Belediyeler ve iş dünyası ve her kesimden gönüllülerin işbirliği ile erişilebilir ve zengin kütüphaneler... “Zihi hayal-i muhal”