1983 Yılında siyasete başlayan bugün rahmetle andığımız Mesut Yılmaz ile birlikte aynı yılda gazetecilik hayatım başladı.
35 yaşında genç ve tıfıl bir siyasetçi, Liman Lokantasında tanıştık, Rahmetli Kemal Reyhanlı nin yanına gelmişti. Orada tanıştık ve bugün rahmete kavuştuğu ana kadar hiç kopmadık.
Kendisi ile ilgili belki yüzlerce sayfa anılarımız var, o dönemlerde 3 veya 4 gazeteciydik, bugün sağlığı nedeniyle evinden çıkamayan Yavuzer Tarlan, rahmete kavuşan Eyüphan Azal, yine rahmete kavuşan Ahmet Kayacık aktif olarak gazetecilik yapıyorduk.
Seçimleri kazanması ile birlikte Çataldere de kaldığı evi görüntülemek üzere zor şartlarda yolu bozuk köye çıktım. Amca çocuklarının tahtadan olan evine gittim ve Mesut Bey in kaldığı odayı resimledim. Yıllarca kendisini takip ettim. Hiçbir zaman basın mensuplarını kendinden uzak tutmadı. Her ilimize gelişinde programlarında öğle yemeklerinde restoran sahiplerine talimat verirdi ve “ Önce Gazetecilerin yemeğini ver, onların işi çok” derdi.
Yıllarca Bakan, Başbakan olarak kendisini takip ettim, hiçbir zaman kendisinden uzak kalmadık, her zaman bizi güler yüzü ile karşılardı. Yaptığı hizmetler dolayısıyla sık sık Rize’ye gelen Mesut Yılmaz kendisine gösterilen ilgiden memnundu, korumalara özel talimat vermişti ve Rizeli ile arama girmeyin demişti.
Rizeli onu kucaklamayı, ona sarılmayı seviyordu, gülen yüzüne hastaydı, kimseye ayırım yapmadan yoluna devam ediyordu. Rahmetli Belediye Başkanımız Memiş Ali Usta nin yanına gittik, Mesut Yılmaz “ Gel bize katıl “ dedi.
Memiş Ali Usta da ona takılarak “ Sen bize katıl” esprisi yapmıştı. Rize için projeler istiyordu, “ Bana proje ile gelin” demişti. Ancak Rize siyasetçileri maalesef Rize yerine kendilerini düşünüyorlardı.
Yıllarca kendisini takip etmekten gurur duydum. Bağımsız aday olduğunda kendisini sokakta gördüm, neden bizim derneğe gelmiyorsun diye sorunca “ Nerde dernek “ dedi. Yerini gösterince “ Haydi çıkalım” diyerek eski yerimize bizimle çıktı. Sohbet sırasında arkada ki panoya gözü denk geldi ve Bana “ Hani burada Abdurahman Albayrak in neden ALTUR yok” dedi. Ben de kim reklam verirse koyarız deyince, Abdurahman Albayrak içeride oturuyordu. Yanına çağırdı ve “ Neden sen burada yoksun” dedi.
Bağımsızlık döneminde kendisini çok yerde takıp ettim, seçimlere bir gün kala Ahmet Kabil in yazıhanesinin altında ayrılmak istedim.
-Nereye Mustafa dedi.
İş yerine deyince,, Yok gel dedi yukarı çıkalım.
Ahmet Kabil in yazıhanesine çıktık, fotoğraf makinemi benden aldı ve Ahmet Kabil e uzatarak “ Mustafa hep bizi çekti, şimdi sen bizi Mustafa ile çek “ dedi.
Oturunca ,, o da da bulunan Mesut Yılmaz taraftarlarına “ Yarın seçim var, kaç oy alırız “ diye teker teker sordu.
Herkes 60-70-80 Bin gibi rakamlar telaffuz etmeye başladı, bana sordu, 60-65 bin dedim, bunun üzerine ….
-Kimse bilemedi dedi, bizim alacağımız oy 43 bin 700-800 dolayında olur dedi.
Böylesine bir rakam bizi şaşırttı, Nereden çıktı diye sorunca “ 43 bin 800 kişi benimle resim çektirdi, oyumuz bu rakamı geçmez” dedi.
Son olarak kendisi ile yine dernek binasında oturduk, beni İstanbul dan arattırdı ve Rize ye geleceğini Dernekte toplantı yapmak istediğini belirtti. Ben de başımın üstünde yeri var dedim. Dernek binasında son görüşümüzdü. Kısa da olsa bir sohbet ettik.
Mesut Yılmaz ile ilgili yazacak, konuşacak çok şey var, siyasetin gülen yüzlü adamı, Rizelilere önem veren, Rizelilerden asla kaçmayan, dürüst ve temiz bir insandı.
Asla yeri doldurulamaz, ölümü beni çok üzdü, çünkü dernek binasından ayrılırken “ Yine geleceğim sana Mustafa oturup sohbet edeceğiz” demişti.
Bu sözünü tutamadı, kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Allah gani gani rahmet eylesin, Mekanın cennet olsun GÜLEN ADAM.