Hele Rize de, hiç vali olmak istemem.
15 inci vali ile çalışıyorum, Namık Günel, Erol Çakır ile devam eden çalışma hayatımda şimdi ise 15 inci vali Kemal Çeber ile meslek hayatımda çalışmaya devam ediyorum.
Tabii bunlardan ismini hatırlamak istemediğim valiler de var, hiç hatırlamak istemediğim, Kasım Esin ile Ersin Yazıcı, bunlar başta gelenler, çalıştığım valilerden Erol Çakır, Erol Zihni Gürsoy, Erdal Ata, Seyfullah Hacimüftüoğlu, Erdoğan Bektaş ve şimdi ise Kemal Çeber ismini unutmayacağım.
Diğerlerini ismen biliyorum ancak ilimizde fazla katkı yaptıklarını düşünmüyorum. Tabii bu benim kendi görüşüm. Hele Kasım Esen vali olmaktan çok, gösterişi seven, koltuğa yakışmayan bir kişiliğe sahipti.
Neden vali olmak istemem?
Çok basit, hayatım boyunca gördüğüm valilerin tek uğraşı halkın birebir muhatap olmak istemeleri, hayatım boyunca gördüğüm bu, vatandaşımız bir şikâyeti veya bir isteği olursa direk muhatap olmak istedikleri en tepedeki kişi.
Yanı vali, ne vali yardımcısı, ne daire müdürü, ne de işini çözebileceği memur veya amir, bizde bu gelenek oldu.
Direk tepeden başlamayı severiz, tabii bu bizde yıllardır gelen bir gelenek, yıllardır ülke yönetimini Rizelilerin yapması bize bu alışkanlığı kazandırdı, kolay kolay da bırakmayız.
Bu alışkanlık tüm kurumlar için geçerli, Çay ile sorunu olan, çaykur Genel Müdürünü, emniyet ile sorunu olan emniyet müdürünü, Jandarma veya diğer kurumlarla ilgili sorunları olan direk baştakini veya en basiti ilin valisini arayarak sorunu çözmek ister.
Malum sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Bu sıkıntılı dönemi çağın vebasına yakalanan kişileri kurtarmak için direkt olarak valileri arayan vatandaşlarımız var. Burada siyasilerimizin hiçbir günahı yok. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Korona virüse yakalanıp sokakta gezen vatandaşlarımızın tespiti halinde gidecekleri yer belli, bu insanlarımız Yurtlara yerleştiriliyor, tabii hemen arkasından valimiz Kemal Çeber in telefonu susmuyor, yurtlardan onları almak için hemen aramaya başlıyorlar.
Bunun bir kural olduğu unutulmamalı, çağın vebasına yakalanan insanların sokakta dolaşmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu bilmeyen yok, bunu anlatmaya da gerek yok, hele karantina altında ise ve sokağa çıkıyor ise gideceği yer koruma altına alınacağı yurtlar.
Bu bir kural ve bu kuralı kimsenin bozamayacağını herkesin bilmesi gerek, Allah kimseye bu illetle sınav olmayı nasip etmesin. Şartlar sağlıkçılar içinde zor, yakalanan içinde.
Bu bir örnek, sadece bunun için arayanlar ayrı, köy yolu, komşusunu şikayetler ayrı, ineği hasta olan ayrı, tüm sorunlar için veya şikayetler için ilin valisinin rahatsız edilmesini doğru bulmuyorum. İlin valisinin daha önemli işleri var.
Karşımıza vali olarak gördüğümüz insanın kendine özel sorunları, hastalık veya değişik sorunları olabilir, nitekim o da bir insan ve sadece bizimle ilgilenmesini beklememiz doğru değil, onlara halk olarak bizlerin de yardımcı olması gerek, bizler ne kadar yardımcı olursak onların işlerini o kadar hafifletmiş oluruz.
Ama maalesef bizde öyle bir gelenek yok, bizim işimiz görülsün de gerisi önemli değil mantığı ile yürüyoruz.
Dedim ya Hele Rize de vali olmak hiç istemem, hele telefon numaramı birilerine verdiysem, bu numaranın en icra köşeye ulaşacağını da bilmem gerek.
Rizeliler olarak bireysel değil, kitlesel düşünmemiz gerekiyor. Hele bu dönemde çok daha kitlesel düşüncelere sahip olmamız gerek. Hepimizin yöneticilerimize destek olması gerektiğini düşünüyorum. Allah idarecilerimize kolaylıklar versin.